30 Haziran 2013 Pazar

Erciş'te dillere destan düğün

Erciş Şehir Stadyumu’nda yaklaşık 5 bin seçkin davetlinin katıldığı düğün töreninde genç çiftlerin nikahını Erciş Belediye Başkanı Zülfükar Arapoğlu kıyarken, Ünlü Sanatçı Rojin’de söylediği Kürtçe ve Türkçe şarkı, türküler söyledi

İlçenin tanınan simalarından İşadamları İsmet Altın ile Kemal Çelebi çocuklarının mürüvvetinde sevenleriyle birlikte bir araya geldi. Emine ile Samet çiftinin düğünü Erciş’te ilk kez stadyumda yapıldı. Akşam saatlerinde başlayan ve ilerleyen saatlere kadar devam eden düğün töreni için her şey en ince ayrıntısına kadar düşünüldü. Masaların şamdanlarla süslendiği törende, havai fişek gösterisi eşliğinde önce mahalli sanatçılar sahne aldı. Ardından, nikah törenine geçildi. Erciş Belediye Başkanı Zülfükar Arapoğlu’nun kıydığı nikahta evlilik cüzdanı geline verildi. Başkan Arapoğlu, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın üç çocuk sözüne karşılık çiftlerden en az 5 çocuk yapmalarını istedi. Ardından, ünlü sanatçı Rojin havai fişek gösterisi eşliğinde sahne aldı.Rojin sanat hayatı boyunca ilk kez bir stadyumda düğün töreninde konser verdiğini söyledi.

İşadamı İsmet Altın düğünün sonunda düğün törenine icabet eden tüm davetlilere Çelebi ve Altın aileleri adına teşekkürlerini iletirken, düğün törenine Erciş Kaymakamı Barboros Baran’da katıldı.



Erciş'te dillere destan düğün

Diyarbakır Valiliği: Lice'deki olayların nedeni uyuşturucu operasyonları

Diyarbakır Valiliği, Lice ‘deki karakol yapımı gerginliğiyle ilgili olayların son dönemde gerçekleştirilen başarılı uyuşturucu operasyonlarını engellemek ve bundan sonra benzeri çalışmaların önüne geçebilmek için planladığının değerlendirildiğini açıkladı.


Valilikten yapılan açıklamada, önceki gün Kayacık Jandarma Karakolu’nun inşaat çalışmalarını durdurmak ve protesto etmek amacıyla basın açıklaması ve akabinde karakola yönelik fiili taarruzda bulunulduğunu belirtilerek, karakolda görevli askerlerin kalabalığı karakola davet ederek diyalog kurmaya çalıştığı, buna rağmen grup içerisinden karakola ‘taş, el yapımı patlayıcı ve molotofkokteyli’ atıldığı belirtildi.


Valiliğin açıklamasında şöyle denildi:


“İnşaat işçilerinin kullandığı çadırlar yanmış ve nöbet kulübesinde görev yapmakta olan askerlerimize yönelik molotofkokteyli saldırıda bulunulmuştur. Yapılan tüm uyanlara rağmen bahse konu grubun dağılmaması üzerine gazlı müdahalede bulunmuş, grup içerisinde karakola doğru ateş edilmesi üzerine güvenlik güçlerince havaya uyarı ateşi açılarak grubun dağılmaları istemiş ancak bahse konu grup dağılmamakta ısrar ederek, karakolun içine girmeye çalışmıştır.


Devam eden olaylar sırasında gösterici grup içerisinden kimliği tespit edilmeye çalışılan şahıslar tarafından Kayacık Jandarma Karakolu’na ateş edilmiştir.”


“ÖNCEDEN ORGANİZE EDİLMİŞ”

Yaşanan kaygı verici olaylar sonucu 1 vatandaşın hayatını kaybettiği, 9 vatandaşın da çeşitli yerlerinden yaralandığına yer verilen açıklamada, “Bahse konu olayda halkı provoke ederek, Kayacık Jandarma Karakolu’na saldırılmasına neden olan, bu önceden organize edilmiş olayın faillerinin tespitine yönelik kolluk kuvvetlerimiz ile adli ve idari mercilerimiz tarafından çok yönlü takibat yapılmaktadır” ifadesi kullanıldı.


“KİMSE TAHRİKLERE KAPILMASIN”

Olayla ilgili çalışmaların ‘çok yönlü ve kararlılıkla’ devam ettiği belirtilen açıklamada, şunlara yer verildi:


“Güvenlik güçlerince bölgede son dönemde gerçekleştirilen başarılı uyuşturucu operasyonlarını engellemek, huzur ve asayişin temini için bundan sonra bölgede yapılacak benzeri çalışmaların önüne geçebilmek için söz konusu saldırı eylemini planladığı, bahse konu uyuşturucu faaliyetlerinden büyük menfaatler sağlayan grupların, çözüm sürecinin başlamasıyla elde ettikleri gelirlerin kaybedileceği korkusuyla süreci sabote etmek maksadıyla böyle bir girişimde bulundukları değerlendirilmektedir. Tüm halkımıza bu suç şebekelerine, zehir tacirlerine fırsat vermemelerini, bu oyuna gelmemelerini ülkemizde oluşan huzur ortamını bozmak isteyenlerin tahriklerine kapılmamalarını, sağduyulu hareket etmelerini temenni ediyoruz. Kimse tahriklere kapılmasın.”


Öte yandan, Diyarbakır Valiliği tarafından olay anı görüntüleri basın kuruluşlarına dağıtıldı.  (aa)



Diyarbakır Valiliği: Lice'deki olayların nedeni uyuşturucu operasyonları

Akdeniz Oyunları'na muhteşem kapanış

20-30 Haziran tarihleri arasında düzenlenen Akdeniz Oyunları’na 24 ülkeden 5 bin 100 sporcu ve teknik ekip katıldı. Sporcuların centilmence mücadele ettiği müsabakalar sonucunda organizasyonun kapanış seremonisi, 25 bin kişilik Mersin Stadyumu’nda gerçekleşti. 5 sahne olarak düzenlenen kapanış seremonisine Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç, Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin, Mersin Valisi Hasan Basri Güzeloğlu, Akdeniz Bölge ve Garnizon Komutanı Tuğamiral Hayrettin İmren, Büyükşehir Belediye Başkanı Macit Özcan, Akdeniz Oyunları Komite Başkanı Amar Addadi katıldı.


Kapanış seremonisi 20.30′da oyunlara katılan ülke bayraklarının sahaya çıkmasıyla başladı. Daha sonra tüm sporcular sahaya girdi. Ellerinde Türk bayraklarıyla sahaya çıkan Türk sporcular, tribünlerden büyük coşkuyla karşılandı. Ülke takımları saha içinde kortej halinde tur atarak tribünleri selamlamalarının ardından, kendilerine ayrılan tribünlere geçtiler.


BAYRAK TESLİMİ YAPILDI


Törende daha sonra bayrak devir teslim töreni yapıldı. İstiklal Marşı’nın okunmasından sonra 18′nci Akdeniz Oyunları’nı düzenleyecek olan İspanya’nın bayrağı gönlere çekildi. Daha sonra Mersin’in CHP ‘li Büyükşehir Belediye Başkanı Macit Özcan, oyunların bayrağını Komite Başkanı Amar Addadi’ye teslim etti. Adadi’de 18′ncisini düzenleyecek olan İspanya’nın Taraggona Belediye Başkanı’na teslim etti.


“TARİHİ BİR DÖNEM YAŞADIK”


Törende ilk konuşmayı yapan Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Macit Özcan, 2006′dan beri mücadele verdikleri Akdeniz Oyunları’nı büyük bir başarı ile tamamlamanın haklı gururunu yaşadıklarını belirterek, “Normalde 6 yıl olması gereken hazırlık sürecini 18 ay gibi kısa bir sürede tamamladık. Mersin bu süreçte yeni 12 tesise kavuşurken, diğer tüm tesislerin de onarım ve tadilatları yapıldı. Mersin böylece tarım, lojistik, turizm, sanayiden sonra tam bir spor kenti oldu. Belediye olarak gerek kamulaştırma ve gerekse 25 kilometre uzunluğunda yeni yolları yaparken, tüm yolları elden geçirerek büyük çalışma yaptık. Hükümetimizin büyük desteği ile dev tesisler Mersin’e kazandırıldı. Mersin tarihi bir dönem yaşadı. Bugün de oyunların başarılı tamamlamasıyla tarihi bir gün yaşıyoruz. Oyunların başarısında başta başbakan olmak üzere, sayın bakanlarımıza, valimize, oyunlar süresince tribünleri dolduran ve örnek bir ev sahipliği yapan Mersinlilere sonsuz teşekkür ediyorum” dedi.


BAŞBAKAN’A TEŞEKKÜR


Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç ise büyük bir heyecanla adeta fabrikalar gibi çalışarak dev gibi işler yaptıklarını belirterek, “Mersin artık unutulmazlar arasındaki yerini almıştır. Olimpik hareket Mersin’e yeni bir heyecan ve dinamizm getirdi. Bismillah dedik ilk günden itibaren Mersinlilerle el birliği yaparak başardık. Kararlı adımlarla bu günlere geldik ve başardık. 126 madalya ile önemli başarılar elde ettik. Akdeniz’in 24 ülkesinden gelen gençler, olimpiyat köyde birbirlerine kenetlendiler. Tam 2 haftadır tüm Akdeniz’in gençlerini, dünyanın gençlerini unutulmaz bir inançla sarıp sarmaladık. Mersin çok iyi bir ev sahipliği yaptı. Mersin bu oyunları hak etmiştir. Bu gece Mersin’den ayrılacağız. Ama olimpik hareketlilik Mersin’in geleceğine önemli katkılar yapacak. Mersin 12 olimpik oyunlarına hazırlık kentlerinden biri oldu. Bu tesisleri olimpik miras olarak yaşatmak hepimizin boynumuzun borcudur. Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti, 500 milyon tesisler için, yaklaşık 300 milyon da cari giderler olarak 800 milyon TL bir bütçe ayırdı.” dedi.


ADDADİ, TÜRKÇE ‘MERHABA’ DEDİ


Akdeniz Oyunları Komite Başkanı Amar Adadi, Türkçe ‘Merhaba’ diyerek başladığı konuşmasında şunları söyledi:


“Çok kısa bir hazırlık sürecine rağmen olağanüstü çabalarla bu günlere geldik. Oyunlar mükemmel bir şekilde yapıldı. Hiçbir aksaklık yaşanmadı. Komitenin tamamını bu organizasyona emeği geçenlere teşekkür etmektedir. Başta Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti olmak üzere spor bakanına, vali, belediye başkanı herkese teşekkür ediyorum. Gerçek bir olimpiyat ruhu ile bu işi el birliği ile başardık. Ayrıca gönüllü gençlerimize çok teşekkür ediyorum. Mersinliler size çok teşekkür ediyorum. Tüm halka teşekkür ediyorum. Bizi bir an olsun yalnız bırakmadılar. Umarız Akdeniz Oyunları güneşi uzun yıllar Mersin’de parlar ve devam eder.”


GÖRSEL ŞÖLEN


Kapanış seremonisinden sonra Akdeniz Marşı okundu. Göndere çekilen Akdeniz Oyunları bayrağı indirildi. Kapanış konuşmalarından sonra kültürel bölüme geçildi. Kültürel bölümlerde, Akdeniz’de 4 Mevsim, Anadolu Ritmi, Halk Oyunları, Üç Kıta Dansları ve Piri Reis’in Akdeniz’i temaları akıcı bir üslupla işlendi. Kapanış seremonisi ünlü sanatçı Ferhat Göçer konseri ile son buldu.


İTALYA ZİRVEDE


31 branşta yapılan Akdeniz Oyunları’nda İtalya 70 Altın, 52 Gümüş, 64 Bronz olmak üzere 186 madalya ile birinciliği elde ederken, Türkiye 47 Altın, 43 Gümüş ve 36 Bronz olmak üzere toplam 126 madalya ile ikinci oldu.(DHA/Ali Ekber Şen- Mustafa Ercan)



Akdeniz Oyunları'na muhteşem kapanış

Her daim Zümrüdüanka


Yıl 2007… İsmi lazım değil, bir festivalde alternatif sahnenin pek revaçta bir ikilisini izlemek için konser alanında yerimizi almışız. Ne var ki ikili hem kendi aralarında ne hem de sahne arkasındakilerle doğru dürüst bir iletişim kuramadıklarından, çok beklenen konser sahne üstünde tavsadıkça tavsıyor, alternatif ekibimiz şarkılara bir türlü giremiyor. “Artık bu kadar alternatiflik fazla” diyerek ana sahnede çıkan Kelis’i görmek üzere yola çıkıyoruz. Ne bir tavsama, ne bir aksaklık… R&B, hiphop sevmeyeni de etkisine alacak bir şov var sahnede. Ne de olsa Kelis, doğuştan sahne insanı olanlardan ve konser alanının en ters köşesindeki seyirciye bile ulaşabilecek bir enerjiyle sahnede kendine hayran bırakıyor.

Bu girizgâhın sebebi, yarın akşam tam da bu damardan bir performans insanını, Alicia Keys’i ağırlayacak olmamız. Bryan Ferry, Blur iptallerinden kaçan keyfimiz hâlâ biraz yerindeyse bunu, konserini iptal etmeyen Alicia’ya borçluyuz. Belki en çok Açıkhava Tiyatrosu’na yakışacak bu konser, malum lojistik sebeplerden Küçükçiftlik Park’ten Parkorman’a taşınmış olabilir. Ama senenin en önemli konserlerinden biri için Sarıyer yollarına düşmeyi göze almaya da değer.


Memnuniyet garanti 


Artık işin iyice piyasaya döküldüğü urban müziği kökleriyle yeniden buluşturan bir müzisyen Alicia Keys. Yeri geldiğinde piyanosunun başına oturup nasıl kullanılacağını çok iyi bildiği yüksek oktavlı sesiyle yumuşak yumuşak ballad’larını seslendiriyor. Birkaç şarkı sonrasında arkasındaki dansçılarla, kesinlikle işi görgüsüzlüğe vardırmadan dört başı mamur bir pop yıldızına dönüşebiliyor. Girişini çıplak piyanoyla yaptığı son albümü ‘Girl on Fire’ın ilerleyen dakikalarında pop’un ‘seviyeyi en takmayan’ isimlerinden Nicki Minaj’ı konuk edebilmesinden ve bu ton farkının hiç sırıtmamasından da belli. Konserlerinde seyirci memnuniyeti ise her daim garanti.

Artık tüm takipçilerinin bildiği üzere New York ’taki Professional Performing Arts School’da klasik piyano eğitimi alan (ve tabii ki okulu en yüksek dereceyle bitiren) Alicia Keys, R&B dünyasına ilk profesyonel adımını atalı 12 sene olmuş. Daha 2001’de kameraya “What?” diye efelendiği, siyah bir mahkûma aşkını beyan ettiği ilk videosu ‘Fallin’den, onu yaşıtı R&B starlarından ayıran bir şeyler olduğu belliydi. Dönemin siyah müziğindeki ‘şıkır şıkır’ mücevher (‘Bling’) kültürüne, patlayan şampanyalara, lüks ötesi arabalara yüz vermiyordu bir kere. Piyanosu başında klasik bir blues gibi tınlayan yorumuyla açıyordu şarkısını. Ama müziğinde bir naftalin kokusu da yoktu. Aksine prodüksiyon cambazlıklarına başvurmadan da gayet taze bir ses yakalanabileceğini kanıtlıyordu.

Videonun sonundaki efelenişini müzik endüstrisine karşı tavrının habercisi olarak nitelendirmek, işi biraz abartmak mı olur acaba? Ama Alicia Keys’in kariyerinin sonrasına bakalım. Romantizmde ağdaya kaçmayan, siyah kadın vokallerin en görünmez olduğu yerde, erkek hiphop’çulara feat yaptıkları single’larda bile kendi enstrümanını (piyano) işin içine katabilen, videolarında kadınsılığın erkek fantezi dünyasıyla sınırlı olmadığını gösterebilecek güçte kaç kadın şarkıcı barındırabiliyor günümüz müzik endüstrisi? Özellikle de urban müzik söz konusu olduğunda.

Tabii ki bu tavır, Keys’in seveni kadar sevmeyeni olmasının da sebebi. 32 yaşındaki müzisyen, ciddi bir piyanist olduğu bilgisini göstermek isterken aşırıya kaçabiliyor. Çizdiği güçlü kadın imgesi, konuya dair klişeleri tekrar ziyaret etmesine yol açabiliyor. (Misal sıra sıra kadın astronot, iş kadını anne, Afrikalı cefakâr kadın rollerine büründüğü videosu ‘Superwoman’) Nina Simone gibi bir devin best-of’una önsöz yazarken, niye yaşını başını hatırlayıp bir adım geride durmadığı konusunda insanı meraka sürükleyebiliyor.


Müziğiyle cevap veriyor 


Ancak insanın aklına tüm bu soru işaretlerinin geldiği noktada da Keys, müziğiyle cevap veriyor. ‘Jazzy’ diye kasmadan caz çağrışımlı, dokunaklı, müzikalitesi sağlam bir pop müzik onunkisi. (‘Girl on Fire’ albümündeki ‘Listen to Your Heart’ bir Gilles Peterson toplamasında yer alsa insan hiç şaşırmaz) Ve kadın R&B vokallerin en güçlü çıktığı damardan, kendini yeniden keşfedip dünyaya haykırdıkları yerden besleniyor. Tabii ki beş albümdür bu tema üzerinde dönüp durması içinde tekrara düşme tehlikesini de barındırıyor. Ne var ki Alicia Keys’in farkı bu temayı sürekli çeşitlendirebilmesi, her dem taze tınlayabilmesi ve tabii ki çığlığının gerçekliği. Terk edilme acısı taşıyanların daimi temsilciliğini üstlenmek, ‘gaz’ şarkı üzerine ‘gaz’ şarkı çıkartıp siyah bir ‘eller havaya’ kraliçesi olmak yerine Keys, gerçekten de her albümünde kendini yeniden keşfediyor, tüm bu pop müzik çarkına rağmen içindeki meraklı müzisyeni hâlâ canlı tutuyor. Bizden önceki Lizbon ve Poznan konserlerinin kayıtları henüz ortalarda dolaşmıyor. Ancak Guardian’ın eleştirmeni Dave Simpson’ı “Türden türe atlarken modu ne olursa olsun, performansının en güçlü yanı sesi. Muhtemelen Whitney Houston’dan sonra R&B dünyasının gördüğü en güçlü ses” dedirtecek kadar etkilediğine göre, yine dört dörtlük bir performans bekliyor izleyenleri.

Keys’in geçmiş işlerine bakınca turne başlığı ‘Set the World on Fire’ da daha bir anlam kazanıyor. Bugünlerin pop müziği sürekli bir ‘Dünyayı ateşe verme’ iddiasında. Ama çoğunun aksine Alicia Keys’in bu iddianın arkasında durması kuvvetle muhtemel.


 BU KONSERLER KAÇMAZ

John Legend: Popüler müziği kökleriyle buluşturanlardan bahis açıldı. Oradan da devam edelim. Yumuşak sesiyle, yer aldığı her projeye irtifa kazandıran John Legend da Caz Festivali’nin kaçırılmaması gerekenlerden. Son dönem R&B ve soul denince gözü kapalı güvenilebilecek isimlerin başındaki John Legend, 29 Temmuz 21.30’da Açık Hava Sahnesi’nde.


Dee Dee Bridgewater ve Ramsay Lewis: Bir sönem disco’ya kıyısından bulaşıp onun da hakkını layığıyla vermişliği var. Ama biz de, kendisi de onun sesinin en iyi tınladığı yerin caz olduğu konusunda hemfikiriz. Yaşayan en büyük vokalistlerden Dee Dee Bridgewater, bir kez daha Caz Festivali sahnesinde, performansını beraber gerçekleştireceği usta piyanist Ramsey Lewis’in melodilerini seslendirecek. 3 Temmuz 21.00’de Yıldız Sarayı’nda.


Melody Gardot: Öncesinde konserlerle anılmayan mekanlar, ritüelimsi müzikal etkinliklere ev sahipliği yapınca insan daha da bir heyecanlanıyor. Almanya Sefareti’ndeki Melody Gardot konserinden de beklentimiz bu yönde. Ağır bir trafik kazası sonrası müzik terapisiyle kendine gelen ve şimdi de mesaisinin büyük bir bölümünü bu terapinin yararlarını yaymak için kullanan Gardot, kuvvetle muhtemel eserlerinin hipnotik gücünü birinci elden izleyicilerine tattıracak. 5 Temmuz 21.00’de Almanya Sefaredi’nde.



BAŞKA NELER VAR

- DAVID SANBORN BOB JAMES FEAT. STEVE GADD JAMES GENUS ‘QUARTETTE HUMAINE’

9 Temmuz Salı, 21:30, Haliç Kongre Merkezi, Sütlüce

- ‘TEATIME AT THE SAVOY’ DEUTSCHE PHILHARMONIE MERCK FEAT. KEREM GÖRSEV

16 Temmuz Salı, 21:30, Cemal Reşit Rey Konser Salonu

- ‘CAZ İÇİN TUHAF BİR YER’ KAIROS 4TET / BOJAN Z

12 Temmuz Cuma, 21:15, Rahmi M. Koç Müzesi

- TÜNEL KONSERLERİ

18.00-24.00, Alt, Hollanda Başkonsolosluğu Bahçesi, İndigo, İtalyan Kültür Merkezi, Nardis Jazz Club, Salon İKSV, Tünel KaVe

- CHANO DOMINGUEZ “FLAMENCO SKETCHES”

17 Temmuz Çarşamba, 21:30, İstanbul Arkeoloji Müzeleri Avlusu




Her daim Zümrüdüanka

28 Haziran 2013 Cuma

Lice'de protestocu köylülere müdahale, çok sayıda yaralı

Diyarbakır ‘ın Lice İlçesi Kayacık Köyü’nde karakol inşaatına karşı gösteri yapan köylülere jandarma müdahalesinin ardından bazıları ağır olmak üzere yaralanan köylüler olduğu belirtiliyor.   BDP Lice ilçe başkanı Jandarma birliklerinin gösteri yapan köylülere ateş açtığını ve 3′ü ağır olmak üzere 7 kişinin yaralandığını ve yaralılardan birinin durumunun çok ağır olduğunu söylerken, jandarma kaynakları ise “karakol şantiyesine girmek isteyen köylülere” gaz bombası ile müdahale edildiği ve havaya ateş açıldığını, bu esnada arbede yaşandığını bildiriyor.


Bazı kaynaklar ise Salih Bedirhan isimli 30 yaşlarındaki göstericinin hayatını kaybettiğini belirtiyor…


BDP İstanbul milletvekili Sebahat Tuncel Twitter hesabından müdahale sırasında 2 göstericinin öldüğünü 5 de yaralı olduğunu, BDP Eş Genel Başkanı Gültan Kışanak’ın da aralarında bulunduğu bir parti heyetinin Lice’ye gittiğini duyurdu… TUncel, DTK eş Başkanı Aysel Tuğluk’un da Lice’ye gidenler arasında bulunduğunu belirtti.


Olayla ilgili ayrıntılar gelmeye devam ediyor…



Lice'de protestocu köylülere müdahale, çok sayıda yaralı

Yarın Taksim'de su savaşı var!

Binlerce kişinin yarın saat 18.00′da Taksim Meydanı’nda su tabancalarıyla su savaşı yapacağı sosyal medyadan duyuruldu.


Sosyal medya araçlarıyla yayın yapan ‘Ötekilerin Postası’nın duyurduğu habere göre , “ TOMA suyu yoksa o zaman bizim suyumuz var” sloganıyla 1. Geleneksel Water War Şenliği’ni düzenleyen gençler, içinde “şenlik” kelimesi geçen hiçbir şeyin başkaldırı olamayacağını vurgulayarak su savaşına bazı kriterler getiriyorlar.


500 ml su limiti ve 10-15 dakikalık bir etkinlik gerçekleşeceği belirtilirken sürenin sınırlı tutulmasının nedeni ‘su israfından kaçınabilmek’ olarak açıklandı.



Yarın Taksim'de su savaşı var!

Minik Salih’in yürek burkan dramı

Başakşehir Şahintepe Mahallesi’nde oturan Yaşar Kanlıbaş (41) ve Minyeser Kanlıbaş (41) çifti, geçen sene ikinci çocuklarının dünyaya gelmesiyle büyük bir sevinç yaşadı. Kanlıbaş çiftinin sevinci, minik Salih’in yüzünün büyük bölümünün lekeli, şiş ve kıllı olması sebebiyle üzüntüye dönüştü. Oğullarının yüzünde lekeler gören aile ve yakınları ne yapacaklarını şaşırdı. Doktorları da hayrete düşüren ve bir çaresi bulunamayan olay, aileyi daha da perişan etti. Bunun üzerine küçük Salih, ailesi ile birlikte kendilerine uzanacak yardım elini bekliyor.


“HALKIMIZDAN VE DEVLETİMİZDEN YARDIM BEKLİYORUZ”


Salih’in yüzünün doğuştan şişkin, lekeli ve kıllı şeklinde doğduğunu söyleyen Baba Yaşar Kanlıbaş, “Eşim Kanuni Sultan Süleyman Hastanesi’nde doğum yaptı. Çocuğumuzun bu halde doğduğunu gören doktorlar, 2 ay boyunca bize oğlumuzu vermedi. 2 ay sonra doktorlar ‘size haber vereceğiz’ diyerek oğlumuzu bize verdi. Daha sonra da Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’ne götürdük. Onlarda ‘ameliyat etmemiz gerekiyor size gün için geri döneceğiz’ dediler ve bizi eve gönderdiler. Hastaneden 3 aydır cevap bekliyoruz geri dönüş yapmadılar” dedi.


Hastane masraflarını karşılayamadığını belirten baba Yaşar Kanlıbaş, “Benim maddi durumun el vermiyor, kiracıyım da. Bu yüzden çocuğumu çeşitli hastanelere götüremiyorum. Bizim tek istediğimiz çocuğumuzun iyileşmesi bu yüzden halkımızdan ve devletimizden yardım bekliyoruz” diye konuştu.


ANNE KANLIBAŞ “OĞLUMU DOĞUMDAN 2 AY SONRA GÖRDÜM VE ÇOK KORKTUM”


Oğlunu ilk gördüğünde korktuğunu ifade eden Minyeser Kanlıbaş, “Büyüklerimizden yardım bekliyoruz. Hastanede doğum yaptıktan 2 ay sonra küvezde gördüm ve çok korktum. Görür görmez de kendi kendime ‘hayatta bu çocuğa bakamam’ dedim ama Allah’a şükürler olsun ki bakabiliyorum” diye konuştu.


Ailesinin çok fazla bir şeyden anlayamadığı için kendisinin minik Salih’le ilgilendiğini söyleyen amcaları Seyfi Kanlıbaş, “Ailenin durumu iyi olmadığı için elimizden geleni yapmaya çalışıyoruz. Birçok yere yardım için başvurdum. Salih, yemek yemekte bile zorlanıyor. Ağzında da şişkinlik olduğu için ağzından değil de burnundan nefes alıyor. Bu yüzden de burnu tıkanıyor ve nefes almakta çok ciddi problem yaşıyor. Ben bütün işimi gücümü bıraktım, Salih’le ilgileniyorum. Eğer bizim sesimizi duyuyorlarsa halkımız, Başbakanımız yardım elini bizden esirgemesinler” şeklinde konuştu.



Minik Salih’in yürek burkan dramı

Bahçesaray'da 1 yaşndaki Zehra da 55 yaşındaki Huri nine de vuruldu

Zehra Ağaç 1 yaşında. Yunus Sabırlı 2 yaşında. Bahar Turan 3 yaşında. Eylem Elmalı 4 yaşında. Hamim Yaşar 4 yaşında. Muhammet Yaşar 5 yaşında. Sevim Ağaç 7 yaşında.


Azat Sabırlı 7 yaşında. Soson Turan 10 yaşında. Hürriyet Sevgili 12 yaşında. Nezahat Elmalı 12 yaşında. Yıldız Güzel 13 yaşında. Azime Elmalı 14 yaşında. Semra Sabırlı 17 yaşında. Menice Yaşar 18 yaşında. Gülnaz Söylemiş 18 yaşında. Hediye Turan 20 yaşında. Hikmet Sabırlı 20 yaşında. Neşide Ağaç 32 yaşında. Sedef Elmalı 35 yaşında. Muhteber Sabırlı 35 yaşında. Beypun Sevgili 40 yaşında. Müzeyyen Yaşar 42 yaşında. Huri Samsar 55 yaşında. Bu 24 insan vahşice katledildi. 52 yaşındaki Ahmet Sevgili ise yaralı olarak kurtuldu ancak o da akli dengesini kaybetti. 14’ü çocuk, 24 kişi hayattan koparıldı. Korucu diye katledildiler ama köylüler, korucu değildi. Aksine devlet tarafından korucu olmaları için baskı yapılıyordu.


 


Sündüs yaylası katliamı. Tam 20 yıl önce Van’ın Bahçesaray İlçesi’nde meydana gelen bir katliam yürekleri dağladı. 18 Temmuz 1993’de 14′ü çocuk 24 kişinin JİTEM tarafından öldürülmüş olabileceği söyleniyor. PKK’ya yönelik suçlama yapılasa da o dönemde devletin katillerin bulunması için hiçbir işlem yapmaması şüpheleri JİTEM’e yönlendiriyor.


 


Mazlum-Der Van Şubesi Başkanı Yakup Aslan da şüphelerin JİTEM üzerinde yoğunlaştığına inanıyor.


 


Çobanların beyanına göre olay günü çok sayıda askeri helikopter iniş ve kalkış yaptı. Olayda hem G3 mermileri hem de uzun namlulu silahlara ait mermiler kullanıldı. Savcı olay yerine gitmedi. Vahşilerin işlediği katliam, ilçedeki küçük bir sağlık ocağının önünde yapılan otopsinin ardından sadece 2 sayfalık bir tutanakla kapatıldı. Katillerin köylülerle bozuk bir Kürtçe ile konuştuğu biliniyor.


 


Aile üyeleri de derin devletten şüpheleniyor.


 


İnsanlıktan nasibini almayanlar olaydan sonra Bitlis’in Hizan İlçesi’ne doğru kaçtığı belirtiliyor. İki jandarma komando timi, 2 iç güvenlik jandarma timi ve 2 korucu olayın PKK tarafından yapıldığı yönünde tutanak tuttu. Tutanak 19 Temmuz 1993’te HRK. Asayiş 0621 – 281 – 93/ 1797 sayılı tutanak olarak kaydedildi. PKK olayı üstlenmedi.


 


Bir dönem ailelerin başvurduğu Av. Veysi Yavuzalp da olayın Ergenekon tarafından yapılmış olabileceğine dikkat çekiyor.


 



Bahçesaray'da 1 yaşndaki Zehra da 55 yaşındaki Huri nine de vuruldu

Vanlılar en çok hangi telefonu kullanıyor

21 Mayıs 2013 tarihinde yeni arayüzüyle internet haberciliğine başlayan Van TV mobil internet sitesi büyük rağbet görüyor. Cep telefonlarından tabletlerinden vantvhaber.com’u ziyaret eden vatandaşlar otomatik olarak mobil internet sitesi sürümüne yönlendiriliyor ve haberleri rahatca okuyabilip ve yorum yapabiliyorlar.


Google Analytcs hit sayacı şirketinin açıkladığı istatistiklere göre interet sitesini en çok Samsung marka cihazlar takip ediyor. Ardından Apple iphone ve HTC geliyor. Vantvhaber.Com mobil internet sitesini bu güne kadar 2,623 akıllı cihaz girdi. Haziran ayında ise bu sayı 727 olarak kayıtlara yansıdı.


istatistik


Google play’a girerek van tv haber yazıp uygulamayı indirebilirsiniz ve ya linki takip ediniz. https://play.google.com/store/apps/details?id=com.sezgin.vantvhaberv01



Vanlılar en çok hangi telefonu kullanıyor

BDP'den Tayini Çıkan Başsavcıya Ziyaret

BDP Hakkari Milletvekili Adil Zozani, Hakkari Belediye Başkanı Fadıl Bedirhanoğlu ve BDP Hakkari İl Başkanı Rahmi Kurt, Van’a tayini çıkan Hakkari Cumhuriyet Başsavcısı Mehmet Kaya’yı makamında ziyaret etti.


Başsavcı Kaya konuklarını kapıda karşılarken, BDP Hakkari Milletvekili Adil Zozani ziyaretle ilgili kısa açıklama yaptı. Zozani, Başsavcı Mehmet Kaya’nın Türk Ceza Kanunun sıkıntılarına rağmen takdir hakkını halktan yana pozitif bir şekilde kullandığını söyledi. Zozani, Başsavcı Kaya’ya atandığı Van Cumhuriyet Başsavcılığı görevinde başarılar diledi. Kaya’nın, Hakkari’ye yakın bir yere atanmasının da kendileri açısından sevindirici olduğunu belirten Adil Zozani, “Başsavcımız Hakkari’de görev yaptığı süre boyunca halkın taktirini kazandı. Türk Ceza sistemi sıkıntılıdır. Şu anda partimizin binlerce üyesi bu ceza sisteminin sonucu olarak cezaevlerinde tutuluyor. Açılan davlar ile ilgili karar çıksa ceza yeseler bile şu anda hepsinin dışarıda olması gerekirdi. Başsavcımız sıkıntılı olan Türk Ceza Kanununa rağmen taktir hakkını halktan yana kullanarak halkımızın gönlünü kazandı. Biz de halkımız adına kendisine teşekkür ederiz” dedi.


Başsavcı Mehmet Kaya ise ziyaretten duyduğu memnuniyeti dile getirerek, “Hukuka bağlı kalarak yöre halkının memnun etmiş isek bu bizim için büyük bir mutluluktur. Ziyaretlerinden dolayı Sayın vekilimize ve başkanlarımıza teşekkür ederim” diye konuştu



BDP'den Tayini Çıkan Başsavcıya Ziyaret

Baynal'dan gençlere nasihat

Gençlerin iş hayatına atılmadan önce neler yapmaları konusunda İHA muhabirine açıklamalarda bulunan Kerem Baynal, devletin gençlerin iş kurabilmeleri için kurumlar aracılığı ile birçok hibe kredi sunduğunu belirtti. İş kuracak olan gencin önce yapmak istediğine bakması gerektiğini ifade eden Baynal, Van’da gençlerin iş alanında en çok atıldığı sektörlerin cafe, internet ve yiyecek gibi alanlar olduğunu kaydetti. Bunların üretimi olmayan işler olduğunu anlatan Baynal, “Bu yüzden gençlerimizin üretime dayalı sektörlere atılması daha doğrudur. Bir yerde üretim yoksa, toplumun ve ülkenin ilerlemesini bekleyemezsiniz. Gençlerimiz daha çok buna yönelmeliler. Üretimin yapılacağı birçok sektör var. Örneğin ilimiz bal bölgesi ve arıcılığa çok ciddi destekler sunuluyor. Örneğin bal üretiminin yan ürünleri üretilebilir, ceviz bal karışımı farklı ürünler ortaya çıkartılabilir. Kendi işyerini kuramayan gençlerimiz ise çalışacakları işyerlerinde önemli bir personel olması için kendini çok iyi yetiştirmesi gerekiyor hem teoride, hem pratikte. O işyerinin kendi işyeriymiş gibi sahiplenmesi gerekiyor. Bir fabrikada çok önemli bir iş yapıyorsunuz ve kuzeninizin düğününe gitmeniz gerektiğini söylüyorsunuz, gidiyorsunuz ve oradaki iş duruyor. Ama siz düğüne gitmediğinizde o düğün ertelenmez çünkü orada bir sürü kişi vardır. İşte iş ahlakı kuralı dediğimiz konu işyerine sahip çıkmasıdır” dedi.


“BİZ TOPRAKTAN KOPMUŞUZ TOPRAĞA DÖNMEMİZ GEREKİR”

Van’da her türlü sebze meyvenin yetişebileceğini ve ekilebileceğini de anlatan Kerem Baynal, “İlimizde yetişmeyecek sebze meyve yoktur. Yavaş yavaş bunun örneklerini görmekteyiz. Üretim konusunda kendimizi daha iyi hale getirmeliyiz. Biz topraktan kopmuşuz toprağa dönmemiz gerekir. Burada ekilen sebze meyvenin bile tadı başka. Mersin’de yetişen salatalık ile buradaki salatalığın tadında büyük farklılıklar var. Çünkü buradaki salatalığın tadı da kokusu da ayrı güzel” ifadelerini kullandı.


“İŞ HAYATI İÇİN EĞİTİM ÖNEMLİ”

İş hayatına atılacak olan gençlerin mutlaka eğitimlerine de önemli yer vermeleri gerektiğini de sözlerine ekleyen Kerem Baynal, gençlerin bu konuda pasif davrandığını dile getirdi. Daha çok giyim ve kuşama önem verildiğini anlatan Baynal, “Eğitim hem gençlerimizin kendileri için hem de toplum için önemlidir. Mutlaka bunu bir lisans boyutuna taşımaları gerekiyor. Şunu da bilmeleri gerekiyor ki kişinin çalışması ne ise dönüşü de o olur. Onun için çalışırsa karşılığını alır yoksa alamaz. Bunu da almazsa kendisini boşlukta bulur. Çünkü kabiliyet gençlikte kazanılır. Gençlerimize şu tavsiyede de bulunmak istiyorum. Mutlaka yılda bir kez de olsa diğer illere gitsinler, buradaki iş sektörlerine baksınlar, fuarları ziyaret etsinler, neler yapılıyor görsünler. Merak ettikleri her ne var ise öğrensinler. Zaman ve gençliğin çok önemli olduğunu bunların geri dönüşünün olmadığını, zamanında aslına uygun değerlendirilmediği taktirde telafisinin de çok pahalı olacağı gerçektir. Bunu çevremizde, dostlarımızda görebiliyoruz. Onun için gençlerimizin aile ve toplum değer bağlarını sağlam tutarak iyi bir eğitimle geleceğe emin adımlarla yürüyebileceklerini belirtmek isterim. Böylelikle önlerine çıkan engelleri de rahatlıkla aşabilecekler” şeklinde konuştu.



Baynal'dan gençlere nasihat

Rober Koptaş: Çiş koktuğunu bilenler parkın mesajını alamadı mı!

Agos gazetesi yazarı Rober Koptaş, Ak Parti ‘nin dün sabah Malta Köşkü’nde düzenlediği ‘Gezi Çalıştayı’na neden katılmadığını açıkladı: Parkın çiş koktuğunu dahi bilecek kadar ayrıntılara vakıfken, günlerce sokaklarda taleplerini bin bir şekilde dile getirmeye çabalayan insanların verdiği mesajı almak için çalıştay düzenlemekten çok daha öncelikli şeyler olmalı

Koptaş’ın Agos’ta yayınlanan yazısı şöyle:


22 Haziran günü, AK Parti Şanlıurfa milletvekili Zeynep Karahan Uslu arayıp, Gezi olaylarıyla ilgili bir çalıştay düzenlemeyi planladıklarını ve beni de aralarında görmek istediklerini söyledi. Çalıştayın neyi amaçladığını sorduğumda, uzman ve gazeteciler arasındaki eleştirel sesleri duymak istediklerini ve hazırlayacakları raporu parti üst yönetimine ileteceklerini anlattı. Bir an düşündükten sonra, “Gelirim” dedim. Ancak Başbakan’ın Salı günü Meclis grubunda yaptığı konuşmayı dinledikten sonra, toplantıya katılmaktan vazgeçtim. Bu tavır değişikliğinin nedenini de, önce Zeynep Karahan Uslu’ya, ardından da, kararımı gözden geçirmemi rica etmek için arayan Genel Başkan Yardımcısı Süleyman Soylu’ya, gerekçeleriyle açıkladım.


Türkiye bunca badire atlatırken benim bir çalıştaya katılıp katılmamamın hiçbir önemi yok. Ancak, Başbakan’ın Gezi olayları sırasında takındığı, ülkedeki kutuplaştırmayı derinleştirici tutumu çok hatalı buluyorum ve bu tavrın toplumsal iklimde yarattığı tahribata dikkat çekmek adına, toplantıya neden katılmadığımı bir de buradan anlatmak istedim.


AK Parti’ye de, onun halk tabanına da asla kategorik bir retle yaklaşmadım. Aksine, 10 yıldır ülkeyi yöneten partinin politikalarını değerlendirirken, aklım ve vicdanımca doğru ve yanlış bulduklarımı söylemeyi ahlaki sorumluluğun gereği kabul ettim. Diğer toplumsal kesimleri olduğu gibi, Müslümanları da daima anlamaya çalıştım; onlar tarafından anlaşılabilmeyi arzu ettim, bunun için çaba sarf ettim ve gazetecilik yaparken de iletişim kanallarının daima açık kalmasına özen gösterdim.


Gezi olayları nedeniyle farklı zemin ve vesilelerle sert bir şekilde eleştirdiğim partiden böyle bir davet gelmesini ise, bir diyalog çabasının sonucu olarak gördüm. Son bir aydaki iktidar uygulamalarıyla ilgili ne düşündüğümü bildikleri halde beni dinlemek istiyorlarsa, bir çıkış yolu arıyor olmalılar ve ben de bir yurttaş olarak buna karınca kararınca katkıda bulunabilirim diye umdum.


Ancak Salı günü, Başbakan Erdoğan , konuşmasında yine insanları aşağılayan, yine camide içki içildiği suçlamasına yaslanan, yine olayları komplolara bağlayan bir hava tutturdu.


Olayların üzerinden günler geçmişken, yani çok daha soğukkanlı bir üslup tutturulabilecekken yapılmış bu konuşmayı, ben, Gezi Parkı çevresinde gelişen olaylar konusunda hükümet politikasının değişmeyeceğinin işareti olarak gördüm. Ortada yiten canlar varken, kör olanlar, ölüm kalım mücadelesi verenler varken, Başbakan’ın bunlarla ilgili üzüntü beyan etmeksizin, hâlâ polisin kahramanlıklardan, bugüne dek parti olarak verdikleri hizmetlerden bahsetmesi ve göstericileri ısrarla aşağılaması, bana hiç de muhataplarını dinlemek isteyen bir liderin duruşu gibi gelmedi. Evet, partinin zirvesi ile kurulları arasında farklı duruşlar, farklı arayışlar olabilir elbette. Ancak, her şey Başbakan’ın iki dudağı arasından çıkacak sözlere bu kadar kilitlenmişken, alttaki çabalarla üstteki söylemin arasındaki makas ne kadar açık olabilir? Sonuçta Türkiye, Başbakan’ın makul bir çizgiye gelmesini beklerken daha neler kaybetme lüksüne sahip?


Eğer eleştirel fikirlerin AK Parti nezdinde bir değeri varsa, öncelikle, karşıt görüşteki insanları düşman gibi gösteren bu tavrın son bulması gerekiyor. Tekrarlıyorum: AK Parti’ye karşı hiçbir kategorik reddin parçası değilim; darbecilikle de, ulusalcılıkla da ilişkimin ne olabileceği aşikar. Misal, eğer merak ediliyorsa, her vesileyle söylerim: Başörtüsüne kamu hizmetlerinde dahil olmak üzere serbesti tanınmasından yanayım. Laikçi hassasiyetlerim yoktur; ancak özgürlükler, hepimizin özgürlükleri, katılım ve şeffaflık ilkeleri benim için çok önemli. Hal böyleyken, Başbakan’ın milim değiştirmediği üslubu, bana dahi başta önemli bulduğum toplantının hiçbir işe yaramayacağını düşündürmeyi başardı. Bu işin içinde samimiyet değil, bir halkla ilişkiler çabası gördüm. İnsanlar ölmüşken, hepimizin canı yanmışken, böyle bir çabanın parçası olmak istemem, istemedim.


Ve daha önemlisi, olayların başlangıcı üzerinden bir ay geçmişken, başbakan bizzat kendisi eylemcilerin temsilcileriyle görüşmüşken, hatta parkın çiş koktuğunu dahi bilecek kadar ayrıntılara vakıfken, günlerce sokaklarda taleplerini bin bir şekilde dile getirmeye çabalayan insanların verdiği mesajı almak için çalıştay düzenlemekten çok daha öncelikli şeyler olmalı. Artık mesele, Başbakan Erdoğan’ın, sokağa çıkan insanları gerçekten, ötekileştirmeden, komplo teorilerinin ardına saklanmadan dinlemesinden; olayların bu hale gelmesinde kendi sorumluluğu üzerine düşünmesinden ve sorunun hakiki çözümü için gerekli adımları atmasından geçiyor. Gerisi lafı güzaf.



Rober Koptaş: Çiş koktuğunu bilenler parkın mesajını alamadı mı!

17. Akdeniz oyunlarında Vanlı sporcularda var

Kano Federasyonu Başkanı Prof. Dr. Sami Mengütay, Türkiye’de olimpik standartlarda ilk tesis unvanına sahip olan Seyhan Baraj Gölü’nde Avrupa ve Dünya Şampiyonaları yapmayı hedeflediklerini söyledi.


Mengütay, 17. Akdeniz Oyunları Kano müsabakaları için bulunduğu Adana’da yaptığı açıklamada, 2002 yılında kurulan Kano Federasyonu’nun 2005 yılında tam olarak aktif hale geldiğini, Türkiye’de aralarında Van, Batman, Artvin Yusufeli, Şanlıurfa, Antalya, Bursa, İstanbul, Ankara, Muğla, Adana ve Bolu’nun da bulunduğu 20 bölgede, bin 500 aktif, 5 bin kadar lisanslı sporcuya sahip olduklarını kaydetti.


Kano Federasyonu Başkanı Prof. Dr. Sami Mengütay, kurulduğundan bu yana en iyi derecenin geçen yıl Hırvatistan’ın Başkent’i Zagreb’de gerçekleştirilen Avrupa Gençler Şampiyonası’nda Mustafa Gülbahar’ın Türk kano tarihinde ilk kez Avrupa Şampiyonu olduğunu ifade etti.


“RAKİP ÜLKELER DÜNYA VE OLİMPİYAT ŞAMPİYONU SPORCULARLA GELDİ”


Hedeflerinin 2016 Rio de Janeiro’da gerçekleştirilecek olimpiyat oyunlarına katılmak olduğuna dikkati çeken Mengütay, konuşmasına şöyle devam etti:


” Türkiye’de olimpik standartlara ilk tesis unvanına sahip olan Seyhan Baraj Gölü’nde Avrupa ve Dünya Şampiyonaları yapmayı hedefliyoruz. Akdeniz Oyunları’nda ülkemiz için yeni spor dalı olan Kano’da İspanya, İtalya ve Sırbistan’ın ardından madalya şansı arayacağız. Federasyon olarak yeniden yapılanma içindeyiz. Akdeniz Oyunları’nda rakiplerimiz, Avrupa, Dünya ve Olimpiyat madalyalı sporcularla yarışlara katılacaklar. Milli takım sporcularımızdan madalya kadar önemli olan iyi derece yapmalarını bekliyoruz. Bu arada, 6 erkek, 2 bayan sporcuyla katıldığımız oyunlarda, bazı sporcularımızın sürpriz yaparak madalya kazanmasını da bekliyoruz.”


Mengütay, altyapıya büyük önem verdiklerini, geleceğin sporcularını hazırladıklarını da sözlerine ekledi



17. Akdeniz oyunlarında Vanlı sporcularda var

Van'da HAC semineri

Seminerin açılışını yapan Van İl Müftüsü Nimetullah Arvas, hacı adaylarının uzun ve meşakkatli bir yolculuğa çıkacaklarını ve bu yolculuk boyunca bambaşka bir manevi iklimi yaşayacaklarını belirtti. Mükafatı çok büyük olan bu yolculuğun aynı zamanda oldukça zorlu bir yolculuk olduğunu söyleyen Van İl Müftüsü Nimetullah Arvas, hacı adaylarının karşılaşacakları zorlukları aşabilmeleri için hac seminerlerinin son derece önemli olduğunu ve bu yüzden seminerlere katılmalarının gerekli olduğunu kaydetti.

Seminerlerde Van Müftü Yardımcısı Faruk Gürbüz, şube müdürü M. Mehdi Kulaz, vaizler Ömer Faruk Çelik ve Yunus Erörs tarafından hacı adaylarına çeşitli konularda bilgiler verdi. Ayrıca, kurulan maket etrafında tavafın nasıl yapılacağı ve ihram elbisesinin nasıl giyileceği gibi uygulamalı eğitimler de yapıldı. Uygulamalı derslerin çok faydalı olduğunu ifade eden hacı adayları, memnuniyetlerini dile getirdiler.



Van'da HAC semineri

Van'lı öğrenciler gençlik kamplarına uğurlandı

17-22 yaş grubundan oluşan 45 kız ve 45 erkek otobüslerle Van Gençlik Merkezi Cevdet Arslan ve gençlik liderleri tarafından uğurlandı. Uğurlama töreninde konuşan Van Gençlik Merkezi Müdürü Cevdet Arslan, gençlerin bir hafta sürecek olan kamplarda keyifli zaman geçireceğini belirterek, “Aktivitelerle renklendirilmiş kamp ortamında gençlerimiz birbirleriyle iletişim kurmayı, doğa ile uyumlu yaşamayı, zorluklarla mücadele etmeyi öğrenirken, kendilerini geliştirme fırsatı da bulacaklar. Doğa kamplarımız her ilden gelen gençleri bir araya getiriyor. Gençlik kamplarımızın bir amacı da gençlerimizin hayallerini gerçeğe dönüştürmesine ve kişiliklerinin gelişmesine destek olmayı sağlamaktır. Gençlik ve Spor Bakanlığı Gençlik Genel Müdürlüğümüzün düzenlemiş olduğu kamplarımıza yoğun talep var” dedi.



Van'lı öğrenciler gençlik kamplarına uğurlandı

'STARS OF FLORIDA' Akrobasi ekibinden şemame şov

Son 4 yıldır Van’da kentin çeşitli değerlerini öne çıkarmak, insanları bölgedeki stresli ortamdan uzaklaştırabilmek ve bölgedeki havayı değiştirmek için çeşitli organizasyonlar düzenlenen Van’da, bu yıl 4.’sü gerçekleştirilecek olan “Uluslararası Van-Bitlis Su Sporları Festivali”, 2 il ve 7 ilçede çeşitli etkinliklerle kutlanacak. Bu yılki festivale Amerika Birleşik Devletlerinin (ABD) Florida eyaletinden dünyaca ünlü ‘Stars Of Florida’ akrobasi ekibi davet edildi. 29 Haziran Cumartesi günü açılışı yapılacak olan festivalin hazırlıklarını aralıksız sürdüren Stars of Florida sabah ve akşam olmak üzere günde 2 kez hazırlık çalışması yapıyor. Yoğun geçen temponun ardından ise akrobasi ekibi akşamları ise günün yorgunluğunu atmak için doyasıya eğleniyor. Butterfly Travel Kelebek Turizm’in sahibi Harika Doğaç tarafından konuk sporculara tarihi Van Kalesi’nde akşam yemeği verdi. Yemek sonrası yerel sanatçıların müziği eşliğinde sergiledikleri oyunlarla doyasıya eğlendiler. Gecenin sonunda ise yöreye ait olan şemmame oyunu oynadılar. Suda gösterdikleri performansı şemmame oynarken de gösteren akrobasi ekibi, yemeğe katılanlardan tam not altı. Yemekle ilgili bir konuşma yapan Butterfly Travel Kelebek Turizm’in sahibi Harika Doğaç, hafta sonu Van’da düzenlenecek olan su sporları festivaline katılmak üzere Amerika Birleşik Devletleri’nden (ABD) konukların bura da olduğunu söyledi. Doğaç, kendileri de bu akşam hem günün yorgunluğu atmak hemde güzel bir gece geçirmeleri için akşam yemeği tertiplediklerini söyledi. Böyle bir programa katıldıkları içinde çok mutlu olduklarını ifade eden Doğaç, onların mutluluğu kendisinin mutluluğu olduğunu sözlerine ekledi.

Akrobasi timi üyeleri ise, şemmamenin çok güzel bir oyun olduğunu, buraya gelmeden önce internetten bakıp öğrendiklerini birde Van’da bulundukları süre içerisinde birkaç kez prova ettiklerini söylediler. Bu oyunun kendilerine çok farklı ve eğlenceli geldiğini, ülkelerine döndükleri zaman bu oyunu birkaç kişiye de göstereceklerini söylediler.



'STARS OF FLORIDA' Akrobasi ekibinden şemame şov

Özalp'ta Sel

Van’ın Özalp ilçesinde akşam saatlerinde Yağan yağmur ve doludan dolayı meydana gelen sel sonrası ilçe merkezinde 15 ev 25 iş yeri sular altında kaldı.


Akşam saatlerinde etkili olan yağış, birçok ev iş yerinin sular altında kalmasına neden oldu. Yaklaşık bir saat kadar Yağan yağmur ve dolunun ardından sular altında kalan ev ve iş yerlerine Özalp belediye makineleri ve elemanları suların tahliye etmesine yardımcı oldu. Yağmur sonra sokak ve caddeler oluşan çamurlar Özalp belediyesi ve komşu belediye iş makineleri tarafından temizlenmeye başlandı. Konu ile ilgili olarak Özalp Belediye Başkan Vekili M.Salih Gazioğulları ilk belirlemelere göre 15 iş yeri 25 ev zarar gördüğünü açıkladı



Özalp'ta Sel

Van'da Deprem Nedeniyle Yapılan Yem Desteklemeleri Kaldırıldı

Van’da deprem nedeniyle hasar görmüş yerleşim yerlerindeki yetiştiricilerin kayıtlı hayvanları için yapılan yem desteklemeleri kaldırıldı.


Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının Van’da Meydana Gelen Depremler Nedeniyle Zarar Gören Hayvan Yetiştiricilerine Yem Desteği Ödenmesi Hakkında Uygulama Esasları Tebliği’nin Yürürlükten Kaldırılmasına Dair Tebliği, Resmi Gazete’nin bugünkü sayısında yayımlanarak yürürlüğe girdi.


Buna göre, Van’da meydana gelen depremde hasar görmüş yerleşim yerlerinde bulunan yetiştiricilerin kayıtlı hayvanları için verilen yem desteklemesi ödemesi kaldırıldı.



Van'da Deprem Nedeniyle Yapılan Yem Desteklemeleri Kaldırıldı

AB Liderleri Genç İstihdamını Artırmak İçin 8 Milyar Avroluk Paket Hazırlandı

Her 4 gençten birinin işsiz olduğu Avrupa Birliği’nde (AB) 25 yaş altındakilerin istihdamını teşvik için 8 milyar avro kaynak ayrıldı.


AB Konseyi Başkanı Herman Van Rompuy, AB zirvesinde ilk günün ardından düzenlediği basın toplantısında, AB’nin en önemli sorunlarından biri haline gelen genç işsizliğiyle mücadelenin “zor fakat imkansız olmadığını” söyledi.


Van Rompuy, gençlerin istihdamı için gelecek 2 yılda AB bütçesinden 6 milyar avro ayrıldığını ve sağlanan esneklik sayesinde bu rakamın en az 8 milyar avroya çıkacağını ifade etti.


AB ortalaması yüzde 24 olan genç işsizlik oranı Yunanistan’da yüzde 63, İspanya’da yüzde 56, Hırvatistan’da yüzde 52, Portekiz’de yüzde 43, İtalya’da yüzde 41, Slovakya’da yüzde 34 ve Kıbrıs Rum kesiminde yüzde 33′ü buluyor.


Zirve kararlarında, AB fonlarının öncelikle genç işsizliğiyle mücadeleye yönlendirilmesi, uygulamalı mesleki eğitimin ve çıraklık eğitiminin teşvik edilmesi, istihdamda vergi yükünün azaltılması ve KOBİ kredilerinin artırılması talep ediliyor.


Liderler dün başlayan zirvenin son gününde bankacılık birliği, ortak ekonomik politikaları ve Balkan ülkelerinin AB üyelik sürecini görüşecek.



AB Liderleri Genç İstihdamını Artırmak İçin 8 Milyar Avroluk Paket Hazırlandı

Akil İnsanlar: Kurtlar Vadisi yayından kaldırılsın

Akil İnsanlar Güneydoğu Heyeti’nin önceki gün Başbakan Erdoğan ‘a sunulan raporunda sürece toplumsal desteğin yüzde yüze yakın olduğu belirtilerek talepler bölümünde çocuk evlilikler için tedbir alınması, Şefkat Tepe, Kurtlar Vadisi gibi dizilerin kaldırılması, araç plakalarındaki il hanesinin kaldırılarak Batı’ya rahat seyahat gibi maddelerin yer alması dikkat çekti.

Star gazetesinden Erdinç Akkoyunlu’nun haberine göre raporda “devlet içinde çözüm taraftarı olan Turgut Özal, Adnan Kahveci, Org. Eşref Bitlis, Tuğeneral Bahtiyar Aydın tasfiye edildi” ifadesi yer aldı.


Güneydoğu’da herkesin barış sürecinden yana olduğu ve desteklediği belirtilen raporda “Kürtler ülkenin batısında yaşayan ayrılma ve bölünme tartışmalarını yadırgamaktadır. Toplantılarımızda konuşulmayan tek şey bayrak, sınır, bölünme ve benzeri konular oldu” dendi.


Raporun talepler kısmında şu beklentiler yer aldı:


Şefkat Tepe, Sakarya Fırat, Kurtlar Vadisi ve Tek Türkiye benzeri TV dizilerinin yayından kaldırılması…

Anadilde eğitim hakkının anayasal güvenceye kavuşturulması…

Anayasal vatandaşlık anlayışının benimsenmesi…

Kürtlere statü tanınması…

Kürtçede kullanılan ve yasak olan harflerin kullanımının serbest bırakılması…

Koruculuğun kaldırılması…

Yerleşim yerlerinin eski adlarının iadesi…

Genel bir siyasi af çıkarılması…

Abdullah Öcalan’ın serbest bırakılması…

Andımız metninin kaldırılması…

“Ne Mutlu Türküm diyene” ve benzeri yazıların silinmesi…



Akil İnsanlar: Kurtlar Vadisi yayından kaldırılsın

Cizre'deki 'PKK töreni'yle ilgili 7 gözaltı

Cizre ilçesinde PKK ’nın kurduğu iddia edilen ve görüntüleri çok tartışılan ‘asayiş birimine’ yönelik düzenlenen operasyonda 5′i çocuk 7 kişi gözaltına alındı.


Sorgulamalarının ardından 7 kişi adli makamlara sevk edildi. Gözaltındakilerin sorgusu sürüyor.


PKK’nın Cizre’de asayiş birimi kurduğu yönündeki haberlerin ardından Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı konuyla ilgili soruşturma başlatmıştı. (aa)



Cizre'deki 'PKK töreni'yle ilgili 7 gözaltı

Soruşturma yön değiştirdi


Ethem Sarısülük ’ün katil zanlısı polis memuru A.Ş’nin, terör savcılığınca sürdürülen soruşturmada, ‘müşteki’ olarak değerlendirildiği ortaya çıktı. Gezi eylemlerine destek verdikleri için haklarında terör örgütü üyeliği suçlamasıyla başlatılan soruşturmada gözaltına alınan 23 şüpheli savcılık ve hâkimlik sorgusu için dün sabah Ankara Adliyesi’ne sevk edildi. Şüphelilere, ‘insan öldürmeye tam teşebbüs ve yaralama’ suçlaması da yapıldı.

Soruşturmanın ilk dalgasında gözaltına alınan şüphelilere de bu suçlama yapılmış, ancak hâkim yeterli delil bulunmaması nedeniyle reddetmişti. İkinci dalgada gözaltına alınan şüphelileri yine bu suçlamanın yöneltilmesi, savcılık sorgusunda tartışmalara neden oldu.

Edinilen bilgilere göre avukatlar Sevilay Özkurt ve Semra Demir, sorgu savcısına “Ankara’daki eylemlerde hayatını kaybeden kamu görevlisi bulunmamaktadır. Müvekkillerimize neden bu suçlama yapılıyor” diye sordu. Savcı da, “Ethem Sarısülük’ün vurulduğu yerde, polislere yönelik linç girişimi nedeniyle bu suçlama yapılmaktadır” yanıtını verdi. Avukatlar, “O zaman Ethem Sarısülük’ü vuran şüpheli polis memuru A.Ş. de mi müşteki durumunda ” sorusunu yöneltti. Aynı savcı, “Olabilir” yanıtını verdi.


Tanıklardan elinizi çekin! 


Sarısülük ailesinin avukatları ise şüpheli polis memuru için verilen serbest bırakma kararına savcılığın itirazda bulunması için başvurdu. Dilekçede “Mahkemenin şüpheliyi serbest bırakması cinayetin cezasız bırakılmaya çalışıldığı algısının oluşmasına sebep olmuştur” denildi,

Sarısülük’ün ölümüyle ilgili soruşturmada tanık olarak ifade veren Mehmet Can Tayşan hakkında ise arama kararı çıkartıldı. Sarısülük’ün ailesinin avukatları tarafından yapılan açıklamada, “Tanık olarak ifade verebileceğini telefonla bildiren Şahin İmga 1 hafta önce tutuklandı. Keşifde dinlenen tanığımız Burhan Çoban telefonla aranarak tehdit edildi. Tanıklarımızdan elinizi çekin” denildi.




Soruşturma yön değiştirdi

27 Haziran 2013 Perşembe

Van'da Burak Kut konseri

4. Van-Bitlis Uluslar arası Su Sporları Festivali’nin bu yıl daha renkli geçmesi için Van Valiliği’nde hazırlıklar tüm hızıyla devam ediyor. Bu yıl ilk kez uluslar arası olan festival kapsamında gösteri yapmak üzere Türkiye’nin çeşitli illerinden 630 sporcu ile birlikte ABD, İran ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nden de çok sayıda sporcu Van’a geldi. 3 gün önce Van’a gelen ve çalışmalarını Van Denizinde sürdüren Dünyaca ünlü ‘Stars Of Florida’ Akrobasi ekibi de Vanlılara muhteşem bir gösteri yapmanın hazırlığı içinde. ‘Suyun Perileri’ olarak da adlandırılan akrobasi ekibi cumartesi günü saat:11:00, 15:00 ve 19:00’da Edremit Kocaeli-Van Dostluk Parkı deniz parkurunda üç ayrı gösteri yapacak.

-AHTAMARA AŞKINA YÜZME YARIŞI PAZAR GÜNÜ

Cumartesi günü Kocaeli-Van Dostluk Parkı’nda saat:10:00’da protokol konuşmalarıyla başlayacak olan festival Edremit-Gebze Su Sporları Merkezi’nde devam edecek. Van’dan ve Türkiye’nin çeşitli illerinden gelen sporcuların katılacağı kano, kürek, yelken ve plaj voleybolu yarışmaları yapılacak. 30 Haziran Pazar günü ise halk yarışmaları ördek yakalama, yağlı direk yarışması, dragon, su kayağı, Gevaş ilçesinde ‘Ahtamara Aşkına’ yüzme yarışması, Erciş ilçesinde su kayağı, Çatak ilçesinde rafting yarışmaları yapılacak. Gebze-Edremit Su Sporları Merkezi’nde spor müsabakalarının yanı sıra amatör sanatçıların vereceği mini konserler, resim sergisi ve çocuklara yönelik çeşitli animasyon gösterileri de yer alacak.
BURAK KUT, BEŞYOL MEYDANINDA BİR KONSER VERECEK

Bu arada 4. Van-Bitlis Uluslar arası Su Sporları Festivali’nde sadece spor yarışmaları yer almayacak. Van Valiliği’nin organizasyonu Rescate Oteli’n sponsorluğunda ünlü pop sanatçısı Burak Kut’ta bir konser verecek. 29 Haziran Cumartesi günü saat: 20:30’da Beşyol Meydanı’nda ücretsiz verilecek konserde Kut, birbirinden güzel şarkılarını Vanlı hayranlarına okuyacak.



Van'da Burak Kut konseri

Van çevre yolu güzergahı askı ilanı

Belediyeden yapılan yazılı açıklamada, “Van Belediye ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığı arasında imzalanan protokol kapsamında 7 Şubat 2013 tarihli ve 2383 sayılı bakanlık makamı oluru ile onaylanan imar planlarına istinaden, Van ili çevre yolu güzergahı etrafında bulanan Kurubaş, Bostaniçi, Kevenli, Kıratlı, Karpuzalan 1.Etap İmar Uygulaması işine esas proje alanı 3194 sayılı imar kanunun 18.Madde gereğince uygulama görmüştür. 21/06/2013 tarihli ve 9382 sayılı bakanlık oluru ile onaylanan imar uygulamasına ilişkin tüm evraklar 25/06/2013 tarihinden itibaren Belediyemize 1 ay süre ile askıya çıkarılmıştır. Çevre yolunun geçtiği Kurubaş, Bostaniçi, Kevenli, Kıratlı, Karpuzalan güzergahlarında bulanan taşınmaz sahiplerinin yeni parsel bilgilerini belediyemiz İmar ve Şehircilik Müdürlüğünde öğrenebilir ve 30 gün içerisinde itiraz haklarını kullanabilirler” denildi.



Van çevre yolu güzergahı askı ilanı

Baba Muzaffer Sarısülük: O gece Ethem'in mezarında uyudum!



Ankara ‘daki Gezi Parkı protestoları sırasında polis kurşunuyla hayatını kaybeden ve gerek vurulduğu anın görüntülerinin ortaya çıkması, gerek de katil zanlısı olan polisin serbest bırakılmasıyla çok konuşulan, gündemden düşmeyen Ethem Sarısülük’ün babası Muzaffer Sarısülük, sıradışı öyküsüyle basının gündeminde…


Odatv.com internet sitesinden Tugay Afat
‘ın, memleketi Çorum Sungurlu’da, arazide, insanlardan uzak bir ‘inziva’ yaşamında bulduğu Muzaffer Sarısülük’ün anlattıkları çok çarpıcı. Ama belki de en etkileyici olanı, yıllar sonra yeniden insanların arasına karışmasına neden olan oğlunun cenaze töreninin ardından geceyi mezarlıkta geçirmesi ve “Oğlumun mezarına sarıldım uyudum” demesi.


Tugay Afat’ın haberi şöyle…


Muzaffer Sarısülük…


Polis kurşunuyla öldürülen Ethem Sarısülük’ün babası. 54 yaşında. 23 yıldır megapol dediği kentlerden uzak yaşıyor. Aslında edebiyat öğretmeni. Karadeniz Teknik Üniversitesi’nden mezun. 1985 yılında ilk olarak Şanlıurfa’da öğretmenliğe başlamış. 1989 yılına kadar görev yapmış. Dönemin Başbakanı Turgut Özal’a yazdığı sünnet karşıtı mektubu nedeniyle soruşturma geçirmiş ve birgün ceza almış. Şanlıurfa’dan sonra Kayseri’ye atanmış. Yarım dönem çalıştıktan sonra da istifa ettiğini belirten dilekçeyi yazıp çıkmış. Ailesi akıl sağlığının yerinde olmadığını iddia ederek hastaneye yatırılmasını sağlamış. Üç ayrı hastaneden de kaçıp mesleğe dönmeyi reddettiği için sonunda istifa ettiği kabul edilmiş.


Meslekten ayrıldığında oğulları Cem, Mustafa, ölen Ethem ve adını kendisinin koyduğunu söylediği son oğlu İkrar’ı anneleriyle geride bırakarak Sungurlu’ya köyüne dönmüş. Birkaç yıl da köyde yaşadıktan sonra tamamen kendini soyutlamış ve arazide yatıp kalkmaya başlamış. Soğuktan korunmak için kendine küçük bir baraka yapmış. Küçük bir mangal dışında hiç ateş yakmamış. Nasıl ısınıyorsun sorusuna “Yatağıma yatıyor ısınıyorum” diyor. Mangalı da bazen çorba yapmak için kullandığını söylüyor.


CENAZEDE İLK KEZ GÖRÜNDÜ

Muzaffer Sarısülük’ü pek çok kişi ilk kez oğlu Ethem Sarısülük’ün Çorum Haber’deki cenaze haberiyle öğrendi. Cenazeye katılanlardan ADD Çorum Şubesi Başkanı Uğur Demirer’in Muzaffer Sarısülük’ün Ankara’dan lise arkadaşı olması ise görüşme ve daha yakından tanıma olanağını yarattı.


Sungurlu’dan İsmail Akyıldızoğlu ve Emrah Koçtekin ile Kemal Keçelioğlu da bizlere yardımcı oldular. Uzun zamandır tanıdıkları ‘Hoca Muzaffer Sarısülük’ü bizim için aradılar. Biraz dolaşmanın ardından yaz-kış ömrünü geçirdiği keliği bulduk. Şansımızdan yerindeydi. Uğur Demirer, cenazede karanlığa rağmen sesinden tanıdığını söylemişti. Yine aynı şey oldu. Uğur Bey “Beni tanıdın mı Muzaffer” dediğinde “Sen Uğursun. 35 yıldır görüşmemiştik. En son cenazeye geldin” deyiverdi. Konuşmanın bir yerinde de Ankara’daki ortak arkadaşlarından söz ederken, “Onlar dolmuşa binerlerdi biz seninle paramız olmadığı için yürürdük” diyerek ayrıntılara kadar hatırladığını gösterdi.


YÜRÜYEREK ÇORUM’DAN ANTALYA’YA

Üzerinde sadece bir pantolon ve kazak vardı; yalınayaktı. Yanında taşıdığı montun ise sadece ceplerini kullanıyor. Her yere yürüyerek gidiyor ve kesinlikle arabaya binmiyor. Hatta o kadar ki, birkaç kez Antalya’ya kadar yürüyerek gidip geldiğini bile söylüyor. Hesaplarına göre, yürüyerek 2400 kilometre yol yapmış. Kullandığı tek teknolojik alet ise haberleri takip edebilmek ve gerektiğinde ailesine ulaşabilmek için oğlunun verdiği parayla aldığı cep telefonu. Ethem’in öldüğünü de flaş haber şeklinde cepten duymuş.


Hiç traş olmuyor. Saçı ve sakalı iyice birbirine yapışmış bir halde. Sadece akarsudan içiyor ve zaman zaman da aynı suda yıkanıyor. 17 yıldır hiç et yemediğini, vejeteryan olduğunu söylüyor. 20 yıldır kimseyle el sıkışmadığını, hatta hiç temasta bulunmadığını da ekliyor. Bir şey uzatılırsa yere konulmadığı zaman almıyor. Kendisi de bir şey vereceği zaman yere bırakıyor. Kendisiyle ilgili kitabı da, nüfus cüzdanını da aynı yöntemle verdi. Sigara içiyor. Kendisi için alınan sigaraları ise “Saklayıp bir dahaki gelişinizde size ikram edeceğim. Mutlaka gelin” diyerek saklıyor. Gönlü bol. Oğlunun cenazesinin ardından gelen giden olur diye yiyecek içecek saklamış. Biz gittiğimizde çıkarıp ikram etti.


Gözleri de dişleri de çok sağlam. Ancak kesinlikle kimsenin gözünün içine bakmıyor. Eski arkadaşlarından ya da tanıdıklarından birinin öldüğünü duyduğu zaman hemen yerinden kalkıp bir takla atıyor. Niye yaptığını sorduğumuzda ise “Bu da benim onlar için yaptığım ibadetim” diyor. Bir ara sıcaktan bunalıp üstündeki yırtık kazağını da çıkardığında saçı ve sakalı daha da ortaya çıkıyor. Bir gram yağ yok ama öyle bir deri bir kemik durumu da yok. Anlatılanlara bakılırsa 40-50 kiloluk hurdayı kilometrelerce taşıyabiliyor. Bizim arabayla 10 dakikada ancak kat ettiğimiz yolu arazi içinden yürüyerek 16 dakikada alması da ne kadar güçlü olduğunu gösteriyor.


BARAKASINDA TÜRK BAYRAĞI

Barındığı yeri çevirmiş. Bir Türk bayrağı asmış. Barınağında çok sayıda ansiklopedi ve kitap var. Fotoğraf çekmek istediğimde kırmızı kapaklı “Oğlum getirmişti” diyerek Ethem’in hediye ettiği “Devrimler ve Karşı Devrimler Tarihi” ansiklopedisini gösteriyor. Orhan Hançerlioğlu’nun Felsefe Ansiklopedisi’nden çok etkilendiğini saklamıyor. Sık sık Hançerlioğlu’nun yapıtını söyleyip “Çok değerli bir kitap. Her aradığımı buluyordum” diyor.


TRT programcısı asker arkadaşı Servet Somuncuoğlu’nun Gallemit adlı kitabı da bunların arasında. Bu kitapta Muzaffer Sarısülük’ün 13 mektubu da yer alıyor.


ASKER ARKADAŞI ‘KİTABINI YAZDI’

Kitabın arka sayfasındaki ifadeler ise çok ilginç:


“Bu kitapta anlatılanların hepsi gerçektir ve roman´ın esrarengiz kahramanı hala hayattadır.


Mektupları uzatıyorum. O hiç okumadan, tek tek elden geçiriyor mektupları. Toplam on üç mektup. Mektuplardan hiçbiri aynı kâğıda yazılmış değil, yani biri sigara kâğıdına, bir diğeri dosya, başka biri asker defterinden koparılmış sayfa, teksir kâğıdından koparılmış bir parça.


İstanbul´u, gemiyi, evi, barkı her şeyi unuttuk. Öylece mektuplara bakıyoruz. O sormuyor, ben de anlatmıyorum. Suskunluk büyüyor, o mektuplara dalıyor, ben kubbeleri seyrediyorum, sol tarafıma kız kulesi düştü şimdi.


Aziz, elindeki mektupları bana uzattı ve kendi kendine söylendi. ‘Bey oğlu bey, köle oğlu köle olmak rızasındadır’ Bu adam kim

Bu adam bir ‘Kam’, bir ‘Bilici’ Azizciğim!!!”


Servet Somuncuoğlu’nun bilici dediği Muzaffer Sarısülük, Gallemit adını kendisinin koyduğunu söylüyor. Kitabın elinde tek olduğunu ve kaybetmek istemediğini de söylüyor. Mutlaka geri getireceğimizi söylüyor ve ısrar ediyoruz. Yayınevinin adresini ve telefonunu kaydettikten sonra veriyor. Eğer kitabın başına bir şey gelirse yeniden istemek için adresi ve telefonu aldığını söylemeyi de unutmuyor.


HURDA TOPLAYIP GEÇİNİYOR

Mal mülk sıkıntısı yok ama gazete okumak, içki alabilmek, karnını doyurabilmek için para kazanması gerektiğini de biliyor. Hurda toplayıp satarak bu ihtiyaçlarını giderdiğini söylüyor. “İhtiyacım olanı bulur, kullanır ve ardımda bırakırım” diyor. Sungurlu’da tanımayan kimse yok. Adını kimse söylemiyor. Bilen biliyor ama onlar da çoğunlukla “Hoca” diye sesleniyor. O da bunu kabul etmiş durumda. Sungurlu’da pek çok da dost edinmiş. Kemal Keçelioğlu, İsmail Akyıldızoğlu, Emrah Koçtekin bunlardan sadece üçü. Kemal Keçelioğlu’nun bağındaki evine sık sık uğruyor. İsmail ve Emrah da Hoca’ya büyük saygı gösteriyorlar. Onların gözünde Hoca Servet Somuncuoğlu’nun dediği gibi bir kutsal kişi, hatta bir dede. Kesinlikle uğrunun kesilmemesi gerektiğine inanıyorlar. Emrah Koçtekin, “Hoca’ya zarar vermek isteyen olursa kendimi O’na siper ederim” diyecek kadar da saygı ve sevgi duyuyor. Birkaç kez yıkamayı, berbere götürmeyi önermişler. Sadece “Bana karışmayın yeter” demiş.


‘KÖTÜ BİR ŞEY OLACAĞINI HİSSETMİŞTİM’

Geçmişini çok kurcalatmak istemiyor. Oğullarının her yıl yanına uğradığını, görüp gittiklerini söylüyor. Konuyu Ethem’e getirmeye çalıştığımızda “Ölen öldü, kanadım kırıldı ama artık yapacak bir şey yok. Elden gelen yok. Ethem’in geri geleceği de yok” diyor. Ancak öldüğünü ilk duyduğunda Kaymakamlığı basmaya çalıştığını da laf arasında söylemeden edemiyor. “Bazı insan evladından, bazı evlat da atasından üstündür. Kimi insan evladını kurtarmaya çalışır kimi evlat da atasını. Ben Ethem’i kurtaramadım. Öleceğini biliyordum” diyor.


1980 öncesinde Abidinpaşa’da sağcıların egemen olduğu bir lisede okumuş. Olayların tam göbeğinde yer almış. “Ben oğluma bakarsan solcunun hafifiydim. Anaları yetiştirdi onları. Bana göre daha hızlı solculardı. Ethem daha doğduğunda Tanrı tarafından farklı yaratılmıştı. Hangi ata evladı arasında ayrım yapar? Ancak ne yalan söyleyeyim Ethem’i diğerlerinden farklı görür ve severdim. Varlığıyla değilse de yokluğuyla fark yaratacağı belliydi” diyerek sevgisini anlatıyor. Evinden ayrıldığında Ethem 6 yaşındaymış. En son 18 Mayıs 2013’de İbrahim Kaypakkaya’yı anmaya gelen grupla geldiğinde görüşmüşler. “Yanıma uğradı. Sanki saklanıyor gibiydi. Kötü bir şeyler olacağını o zaman gördüm. Ama elimden gelen bir şey yoktu” demekten kendini alamıyor.


‘TAKSİMDE HALK HAKLI’

Türkiye ’nin Ethem için ayağa kalktığını söylediğimizde araya bir de dörtlük serpiştirerek “Geri gelmeyecek ki. Devletle kavga etmem. Hiç etmedim. Devlet benzer gökteki kuşa, sürer ahlakı yokuşa. Alır ite kakışa, yol açık geçemedim. Kapitalist ahlak yine yaptı yapacağını. Megakentler insanı öldürür diyordum. Hep başkasının mı canı yanacak. Bu kez de bizim canımız yandı” diye konuşuyor.


Taksim eylemlerine nasıl baktığını sorduğumuzda ise daha net yanıt veriyor. “Dünyanın hiçbir yerinde şehrin göbeğine kışla yapılmaz. Ne amaçla kullanırsan kullan. Taksim’de halk haklıdır. İstanbul’un kendisi kanaldır. Yeniden kanal yapmak hangi aklın işidir?” diyerek kendi görüşlerini de aktarıyor.


Oğlunun cenazesine son anda yetiştiğini de anlatan Muzaffer Sarısülük, “Hoca kuranı bitirmeden yetiştim. Dağlardan aşıp geldim. Sol gelenekte vardır, ölenin mezarında nöbet tutulur. Baktım gençler uzaklardan gelmişler ve nöbet tutmak istiyorlar. Başları yanmasın diye onları gönderdim. Ailesinden birisi yoksa yoldaşları tutar dedim. Mezarında ben kalırım dedim. O gece oğlumun mezarında kıvrılıp yattım. Son kez yanında oldum” diyerek aslında ne kadar etkilendiğini de ortaya koyuyor.




 



Baba Muzaffer Sarısülük: O gece Ethem'in mezarında uyudum!

Ethem Sarısülük'ün ölümüne tanık olan kişi tutuklandı

Gezi Parkı eylemlerinde polis kurşunu ile hayatını kaybeden Ethem Sarısülük ’ün vurulduğu sırada yanında olan ve avukatı Kazım Bayraktar’a tanık olarak adını yazdıran Ş.İ’nin tutuklandığı, keşif yerinde dinlenen tanık M.C.T hakkında ise gözaltı kararı verildi.


Avukat Bayraktar, A.Ş’nin tahliyesine ise bugün öğleden sonra itiraz edeceğini bildirdi.


“Keşif yerinde dinlenen bir tanığımıza tutuklama kararı çıktı. Ethem’in vurulduğunu gören ve bana adını telefonla bildiren diğer bir tanık ise tutuklandı. Olayı görenlerden oluşan tanık listemizi düzenliyoruz. Ama tanık olmalarını engellemek, korkutmak için bir tutuklama kampanyası başlatıldı. Katil zanlısı polis A.Ş tahliye edilirken, İçişleri, Emniyet Müdürlükleri’nin bu tutuklama kampanyası infial yaratıyor. Ethem’in vurulduğu sahneye tanık olan göstericiler tutuklama ve gözaltı tehdidi altındalar ve biz durum nedeniyle kaygılanıyoruz.”



Ethem Sarısülük'ün ölümüne tanık olan kişi tutuklandı

Daka Yönetim Kurulu Hakkari'de Toplandı

Doğu Anadolu Kalkınma Ajansı (DAKA) yönetim kurulu toplantısı Hakkari’de yapıldı. Her ay farklı bir ilde bir araya gelen (DAKA) yönetim kurulu Haziran ayı bölge toplantısını Hakkari valiliği toplantı salonunda düzenledi. Yönetim kurulu başkanı olarak Van Valisi Münir Karaoğlu, kurul üyeleri Hakkari Valisi Orhan Alimoğlu, Bitlis Valisi Veysel Yurdakul, Muş Valisi Vedat Büyükersoy, Hakkari Belediye Başkanı Dr.Fadıl Bedirhanoğlu, il genel meclis üyeleri ile Ticaret ve Sanayi Odası başkanları katıldı.


Bölgenin kalkınması ve yatırımların artırılması konusunda organize edilen toplantıda bir konuşma yapan Van Valisi Münir Karaoğlu, huzur ortamı ile beraber yatırımlarında çoğaldığına dikkat çekerek “Bölgedeki huzur ortamı iş adamlarının cesaretini artırmış oldu. Bu huzur ortamı umarım bozulmaz ve devam eder. Bulunduğumuz bölge tüketen bir bölge olmaktan çok üretici bir konuma geçmekte emin adımlarla ilerlemektedir” dedi.


İlk 5 dakikası basına açık olan toplantı daha sonra basına kapalı bir şekilde devam etti.



Daka Yönetim Kurulu Hakkari'de Toplandı

Van'da kırık bacalar tehlike saçıyor

Geçtiğimiz 2011 yılında meydana gelen 7,2 ve 5,6 şiddetindeki depremlerde hasar gören bacaların birçoğu elden geçirilmeden aynı şekilde bekletiliyor. Bina sahiplerinin görmezden geldiği ve meydana gelebilecek tehlikelere aldırış etmediği kırık bacalar, korkutmaya devam ediyor. Şehrin birçok noktasındaki binalarda aynı manzara yaşanırken, bazı parçalar ise aşağıya düşmek üzere. Vatandaşlar bina sahiplerine seslenerek, olumsuz bir durum meydana gelmeden bacaların onarılmasını istediler.



Van'da kırık bacalar tehlike saçıyor

Yavru Kurtlar 'Lokman' Hekime Emanet

Bitlis’in Tatvan ilçesinde yuvasından alınarak sokağa terk edilen 2 yavru kurda, Yüzüncü Yıl Üniversitesi (YYÜ) Yaban Hayvanları Koruma, Rehabilitasyon, Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Doç. Dr. Lokman Aslan sahip çıktı.


Tatvan ilçesindeki yuvalarından alınan 2 yavru kurt, bir süre sonra sokağa terk edildi. Sokakta ölmek üzereyken bulunan 2 yavru kurt, duyarlı vatandaşlar tarafından Bitlis Orman ve Su İşleri Doğa Koruma Milli Parklar Şube Müdürlüğü yetkililerine teslim edildi. Burada sağlık sorunları başlayan 2 yavru kurt, yetkililer tarafından YYÜ Yaban Hayvanları Koruma, Rehabilitasyon, Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Doç. Dr. Lokman Aslan’a getirildi. Tedavileri başlayan 2 yavru kurt korumaya alındı.


Kurtların vahşi hayvanlar olduğunu ve evcilleştirilmelerinin çok zor olduğunu söyleyen Doç. Dr. Aslan, “Uygulama merkezimize ininden bilinçsiz vatandaşlar tarafından alınan iki yavru kurt geldi. Kurtlar uygulama merkezimize geldiği zaman çok bitkindi ve ölmek üzereydi. Annesinden bu şekilde ayrılan bir hayvana bakmak oldukça zordur. Bunu anlayan vatandaş hatasını anlayıp yavru kurtları sokağa terk etmiş. Sokakta ölmek üzere olan kurtlar bize getirildi. Kurtların sağlık durumu şu anda çok iyi. Doğada avlanacak duruma geldikleri zaman onları salacağız. Buradan vatandaşlarımıza ricamız, lütfen yaban hayvanlarına ve yaşam alanlarına saygı gösterelim” dedi.



Yavru Kurtlar 'Lokman' Hekime Emanet

Akköprü Deresi, Kötü Görüntüden Kurtarılıyor

Van Belediyesi, ‘Akköprü Deresi peyzaj düzenlemesi’ projesiyle çok önemli bir çalışma başlattı. Akköprü Deresi, bu proje ile hem kötü görüntüden kurtulacak hem de halkın nefes alabileceği bir alana dönüştürecek.


Van Belediyesi, Akköprü Deresi boyunca yapılacak olan kıyı peyzaj düzenlemesi çalışmalarına başladı. Akköprü Deresi üzerinde bulanan ilk köprüden ikinci köprüye kadar olan bölümünde yapılacak peyzaj ve dizayn çalışmaları kısa süre içerisinde başlatılarak sona erdirilecek. Bu yıl bir etabı yapılacak olan çalışmaların ikinci ve üçüncü etapları ise gelecek sezon yapılacak. Geçen yıl bir bölümü düzenlenerek deprem anıtı yapılan proje kapsamında bu yıl ise aynı alanda değişik çalışmalar yapılacak. Proje kapsamında alanın doğu kısmında mevcut bulunan deprem anıtının bulunduğu alanda 2 bin metrekarelik sert zemin tören alanı için ayrıldı. Tören alanında depremde hayatını kaybedenler için çınar ağacı dikilerek, yeşillendirme çalışmaları yapılacak. Yer döşemeleri anıt alanı andezit, traverten, taban tuğla ve ışıklı yer taşı döşemeleri kullanılacağı belirtilirken, sirkülasyon hattı ise renkli taban tuğla ve ayrıca bisiklet yolu beton döşeme olarak tasarlandı.


Akköprü Deresi boyunca sınırlayıcı elemanlar kullanılacak ve tüm alan armatürlerle ışıklandırılacak. Aydınlatma armatürleri, ağaç aydınlatmaları ve yer taşı aydınlatmaları ile akşamları da park alanı renkli ve aydınlık bir alana dönüşecek. Yapılacak alanın içerisinde oturma alanları, dinlenme alanları ve sosyal aktivitelerin yapılacağı alanlar da oluşturulacak. Çalışmaların üç etabının bitmesi ile birlikte Akköprü Deresi halkın buluştuğu önemli bir alana dönüşecek.


Bu çalışmalar kapsamında kısa bir süre önce Akköprü Mahallesi’nde bulunan Akköprü Mezarlığı’nın çevre duvarı ve yollarındaki genişletme çalışmaları hızla devam ederken, çalışmalar kısa süre sonra bitme aşamasına gelecek. Belediye tarafından mezarlığa ait olan eski mezarlık duvarının tamamı yıkılarak yerine modern ve mezarlığa uygun olacak duvarın çalışmaları son aşamasına getirildi. Duvar çalışmalarını tamamlamak üzere olan ekipler, diğer bir taraftan burada bulunan yolları da genişletme çalışmalarına başladı. Tamamlanacak olan mezarlık duvarı ve yol genişletme çalışmalarının ardında belediye ekipleri buralardaki yolların asfalt çalışmalarına geçerek çalışmalarını tamamlayacak.


Çalışmalarla ilgili bilgi veren Park ve Bahçeler Müdürü Şeref Demir, amaçlarının dereyi o kötü görüntüden kurtararak, halkın faydalanabileceği bir alana dönüştürmek olduğunu belirtti. Nihai hedeflerinin Akköprü Deresi’nin başlangıcından Van Gölü’ne kadarki bölümde bir yeşil kuşak oluşturmak olduğunu aktaran Demir, dere kenarının iki tarafından bir yeşil koridor oluşturarak, halkın hizmetine sunmak istediklerini ifade etti. Dereye sürekli çöplerin atıldığını ve çok kötü bir görüntü oluştuğunu aktaran Demir, “Biz şu an itibariyle dezavantaja dönüşün bu dereyi, halkımızın gerçekten faydalanabileceği ve nefes alabilecekleri bir alana dönüştürmek istiyoruz. Bu yıl 5 bin 700 metrekare alanda ve 300 metre uzunlukta bir alanı bitireceğiz. Bu çalışmalar bu hafta içerisinde başlayacak ve kısa süre içerisinde tamamlayacağız” dedi.


Bu çalışmaların bitmesi ile birlikte çok güzel bir görüntünün ortaya çıkacağını söyleyen Demir, bu çalışmanın halka hayırlı olmasını diledi



Akköprü Deresi, Kötü Görüntüden Kurtarılıyor

Van'da Otomobil Takla Attı: 4 Yaralı

Van’ın Gevaş ilçesinde kontrolden çıkıp takla atan otomobilde bulunan 4 kişi yaralandı. Edinilen bilgiye göre kaza, Van-Bitlis karayolu üzerindeki Akdamar beldesinde meydana geldi. Van’dan Bitlis istikametine giden E.Ç. yönetimindeki 65 BC 708 plakalı otomobil, bilinmeyen bir sebepten dolayı yoldan çıkarak takla attı. Kazada E.Ç. ile yanında bulunan eşi ve 2 çocuğu yaralandı. Yaralılar Gevaş Devlet Hastanesi’ndeki ilk müdahalenin ardından Van Bölge Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne sevk edildi.



Van'da Otomobil Takla Attı: 4 Yaralı

Tunceli'de köye kalaşnikoflu saldırı

Dersim merkeze bağlı Kanoğlu Köyü kimliği belirsiz kişiler tarafından otomatik silahlarla tarandı. Sabah saat 04.00 gibi gerçekleşen olayda bazı evlere direk silahlarla ateş edilirken can kaybı yaşanmadı. Motosikletli ve iki kişi oldukları tahmin edilen saldırganların başta köy merkezindeki evlere ateş ettiği, ardından Köyün üst kısmından rastgele ateş ettikleri belirtildi.


Olayın ardından Jandarma Olay yeri İnceleme ekibi ve askeri savcılık olay yerine gelerek inceleme başlattı. Birçok evde de kurşun izleri olduğu görüldü. Şubat ayında da köye kimliği belirsiz kişiler tarafından ateş açıldığı belirtildi.


Evrensel gazetesinden Kemal Özer‘in haberine göre, evi kimliği belirsiz kişilerce taranan ve 8 kurşunun isabet ettiği Şenol Gürarslan, “Kapının iki defa çalınması ardından ipin çekilmesi ve tekme ile sert bir şekilde vurulmasına rağmen kapının açılmaması ve kurşunların bize gelmemesi şanstır. Olay gece 04.00 gibi oldu. Kimin yaptığıyla ilgili hiçbir bilgimiz yok. 10-15 dakika eve ateş açtılar. Köyün genelini taradılar. Sadece bizim eve 8 mermi isabet etti” dedi.


Evine ateş edilen köy sakinlerinden Beser Gürarslan, “Kapı çalındı ama biz kapıyı açmadık. Bir iki dakika geçmede ateş etmeye başladılar. 8 el ateş ettiler bize. Bu ev bizim değil okuldur. Neden bunu bize yapıyorlar? Neden canımıza kast ediyorlar? Ben daha önce böyle bir şey görmedim. 31 yıldır bu köyde yaşıyorum ama ben böyle bir şey görmedim” dedi.


Köy muhtarı İmam Polat ise “Saat sabah 04.00 sıralarında kimliği belirsiz kişiler tarafından köyümüz ateş altına alındı. Benimde güneş enerjisi patladı. Ateş eden kişileri tanımıyoruz. Gecenin karanlığından kaynaklıda zaten göremedik. Sadece motosiklet ile kaçtıklarını biliyoruz. Keleşnikof silahları ile ateş edildi” ifadesinde bulundu.


Batman'da trafik kazası: 8 ölü

Batman’ın Beşiri İlçesi’ndeki bir yakınlarının düğününe katıldıktan sonra Kozluk İlçesi’ne dönen Cembeli Cabbas’ın kullandığı 72 AN 472 plakalı özel otomobil, Bekirhan Beldesi girişinde henüz belirlenemeyen nedenle sürücüsünün direksiyon hakimiyetini kaybetmesi sonucu dereye uçtu. Kazada sürücü Cembeli Cabbas ile 12 yaşındaki Kübra Cabbas ile birlikte, aynı aileden 8 kişi olay yerinde hayatını kaybetti. Kaza haberini duyan Batman, Kozluk ve Bekirhan Beldesi’ndeki amblulanslar kaza bölgesine giderek, araçta sıkışanları kurtarmaya çalıştı. Kurtarma çalışmalarına çok sayıda sivil savunma ve kurtarma timi de destek verdi. Kazada yaşamını yitiren aynı aileden 8 kişinin cenazesi, Batman ve Kozluk İlçesi’ndeki hastanelerin morguna kaldırıldı. Adı öğrenilemeyen ancak 50 yaşlarında olduğu belirtilen yaralı kadın ise kaldırıldığı Batman Bölge Devlet Hastanesi’nde yoğun bakım ünitesinde tedavi altına alındı. Olayla ilgili başlatılan soruşturma devam ediyor.



Batman'da trafik kazası: 8 ölü

Başbakan Erdoğan ve Kadir İnanır arasında ilginç 'Gezi' diyaloğu

Başbakan Tayyip Erdoğan ’ın, çözüm sürecine yönelik 2 aylık saha çalışmalarını tamamlayan Akil İnsanlar ile dünkü final buluşmasında, Gezi Parkı eylemleri de gündeme geldi.


Erdoğan’ın, ‘Burada bunun için toplanmadık’ uyarısına karşın heyetteki bazı isimler Gezi eylemlerindeki hükümetin tutumuna ilişkin eleştirilerini dile getirdiler.


Toplantıya özellikle Başbakan Erdoğan ile sanatçı Kadir İnanır arasındaki diyalog damgasını vurdu.


Erdoğan, Gezi eylemlerine yönelik sert çıkışlarıyla ilgili “Burada çok yumuşak konuşuyorsunuz, her zaman böyle konuşsanız” diyen İnanır’a, “Buradaki sohbet toplantısı, biz bizeyiz. Ama dışarıda topluma konuşmak ayrı. Sen Kadir İnanır’sın, filmlerindeki rolün ile buradaki durumun aynı mı?” diye yanıt verdi. Erdoğan’ın bu esprili yanıtı salonda gülüşmelere yol açtı.


Erdoğan, özellikle “üslup” konusunda gelen eleştirilere, “O olaylar bildiğiniz gibi değil. Bilmediğiniz şeyler var. Bir komplo vardı. Tabii ki sert konuşacağız” diye yanıt verdi. ( Hürriyet )



Başbakan Erdoğan ve Kadir İnanır arasında ilginç 'Gezi' diyaloğu

Van'da Bu Hafta 6 Film Vizyona Girecek

Bu hafta 6 film vizyona girecek.


Gerilim türüne farklı bir yorum getiren  M. Night Shyamalan’ın yönettiği,  ”Dünya: Yeni Başlangıç” filminin başrollerinde Will Smith ve oğlu Jaden Smith yer aldı.


Hikayesi kurgusal bir dünyada geçen filmin konusu şöyle:


“Dünya terk edilmiş, insanlar artık yaşamlarını başka gezegenlerde sürdürmeye başlamıştır. Dünyaya yaptıkları bir yolculuk sırasında uzay gemileri arızalanan küçük Kitai ve babası Jack, burada tuhaf yaratıklar ve korku dolu tehlikeli olaylarla mücadele etmek zorunda kalır.”


-”Dehşet Kaseti-VHS”


Geçen yıl tarihli ilk filmin devam niteliğinde olan “Dehşet Kaseti-VHS”, kayıp bir öğrenciyi arayan iki dedektifin yaşadıklarını beyaz perdeye taşıyor.


Simon Barrett, Jason Eisener, Gareth Evans, Gregg Hale, Eduardo Sanchez, Timo Tjahjanto ve Adam Wingard’ın yönettiği korku  ve gerilim filmi, 5 ayrı bölümden oluşuyor.


Kayıp bir öğrenciyi arayan iki özel dedektif öğrencinin terk edilmiş evde buldukları VHS kasetleri koleksiyonunda karşılaştıkları tüyler ürpertici ve sıra dışı görüntülerin yer aldığı filmde,  Oka Antara, Kelsy Abbott, Hannah Al Rashid, Fachry Albar, Devon Brookshire rol alıyor.


-”Ölüm Kapanı”


Kim Tae Kyung imzasını taşıyan “Ölüm Kapanı” filminde, Bo-yeong Park, Won Joo, Byeol Kang, Lee Malg Eum, Choi Ji Heon rol alıyor.


Gerilim, korku türündeki filmin konusu şöyle:


“Jeong-Mi, anne ve babasının ülkeyi terk etmesinden sonra ablası See-Hee ile yaşamaya başlamıştır. İnternetten ev yapımı videolar indirip izlemeye meraklıdır. Bir arkadaşının yardımıyla  yasaklanmış bir videoyu illegal olarak ele geçirir. Fakat çok kısa bir zaman sonra videoyu izleyen herkesin başına kötü şeyler gelmeye başlar.”


-”Hayalet Öğrenciler”


Hayaletleri görmek ve onlarla konuşabilmek gibi özel yeteneklere sahip bir öğretmenin bir grup hayalete, liseden mezun olabilmeleri için yardım etmesini konu alan “Hayalet Öğrenciler” filminin yönetmen koltuğuna Javier Ruiz Caldera oturdu.


Cristobal Garrido ve Adolfo Valor’un kaleme aldığı filmde,  Alexandra Jimenez, Silvia Abril, Carlos Areces, Ana Fernández, Raul Arevalo rol aldı.


Komedi türündeki filmin konusu şöyle:


“Modesto öğretmenlik yapmaktadır ve bazen ölülerle iletişime geçebilmektedir. Bu yüzden psikiyatristlere tonlarca para döken Modesto, birçok okuldan da bu yüzden kovulmuştur. Sonunda kendine bir lisede iş bulan Modesto’nun görevi 5 öğrencinin son sınıfı bitirmelerine yardım etmektir ama işi hiç de kolay olmayacaktır. Çünkü bu 5 öğrenci 20 seneden uzun zamandır ölüdür.”


-”Kayıp Umutlar”


Gus Van Sant’ın yönettiği “Kayıp Umutlar” filminde, Matt Damon, John Krasinski, Frances McDormand ile Rosemarie Dewitt’in rol aldı.


Senaryosu Dave Eggers’ın öyküsünden John Krasinski ve Matt Damon tarafından uyarlanan filmde, bir enerji şirketinde çalışan iki iş arkadaşının, ekonomik krizden çok etkilenen bir kasaba halkına yer altındaki değerli doğalgaz kaynaklarının kullanımı için sundukları teklife bazı kişilerin direnmesi konu ediliyor.


-”Aşk Taktikleri”


Raphael Personnaz, Charlotte Le Bon, Jerome Commandeur ile Camelia Jordana’nın rol aldığı “Aşk Taktikleri”nin yönetmenliğini, Clement Michel üstlendi.


Filmde, hayallerindeki kadını elde edebilmek için iyi bir aile babası olabileceğini kanıtlayan erkeğin tüm boşanmış annelerin dikkatini çekmesi konu ediliyor.



Van'da Bu Hafta 6 Film Vizyona Girecek

Muradiye Şelalesi Turistlerin Akınına Uğruyor

Van’ın Muradiye ilçesinde bulunan Muradiye Şelalesi, özellikle hafta sonları, stres ve yorgunluk atmak için gelen vatandaşların yanı sıra yabancı turistlerin de ilgisini çekiyor. Şelaleye aileleriyle birlikte hem piknik yapmak hem eğlenmek için gelen vatandaşların yanı sıra özellikle şelalede serinlemek için gelen vatandaşlar da oluyor. Şelaleye özellikle yakın iller Bitlis, Muş, Hakkari ve Batman gibi illerden vatandaşlar ilgi gösteriyor.


Bitlis’in Ahlat ilçesinden, bütün yılın stres ve yorgunluğunu atmak için Muradiye Şelalesi’ne geldiğini belirten üniversite öğrencisi Cumali Yavuz, her yaz tatilinde hem piknik yapmak hem bütün yılın stres ve yorgunluğunu atmak için Muradiye Şelalesi’ni seçtiğini söyledi. Her sene arkadaşlarıyla şelaleye geldiğini ifade eden Yavuz, şelalenin güzelliğini görmek ve eğlenmek için arkadaşlarıyla yaklaşık 200 kilometre yol geldiklerini, buna rağmen şelalenin güzelliği karşısında hayran kaldığını söyledi.


Muş’un Varto ilçesinden sırf Muradiye Şelalesi’nde yüzmek için geldiğini belirten Ercan Çelik ise şelaleye sık sık geldiğini ve yüzdüğünü söyledi. Kendisi gibi birçok kişinin de şelaleye sırf yüzüp serinlemek için geldiğini ifade eden Çelik, şelaleye sadece yerlilerin değil Türkiye’nin birçok ilinden vatandaşların ve yabancı turistlerin de geldiğini söyledi. Özellikle hafta sonlarında şelaleye uğrayan ziyaretçi sayısının çok olduğunu kaydeden Çelik, gelen yerli ve yabancı turistlerin Muradiye ilçesindeki esnafın yüzünü güldürdüğünü söyledi.


Muradiye Şelalesi’ne Batman’ın Kozluk ilçesinden gelen Barış Sancak da Türkiye’nin her yerinde olduğu gibi Batman’da da kavurucu sıcakların hakim olduğunu, bu yüzden hem şelalede yüzüp serinlemek hem piknik yapmak amacıyla arkadaşlarıyla Muradiye Şelalesi’ni seçtiklerini söyledi.


Arkadaşlarıyla şelaleye ilk defa geldiklerini belirten Sancak, “Şelaleye arkadaşlarımla birlikte ilk defa geldim. Gerçekten de söylendiği kadar güzel bir yer. Bundan sonra her sene gelmeyi düşünüyoruz. Tüm bu güzel yanları yanında şelalenin bazı eksiklerinin tamamlanması durumunda şelaleye hem yerli hem yabancı turistlerin daha çok geleceğine inanıyorum.” şeklinde konuştu.



Muradiye Şelalesi Turistlerin Akınına Uğruyor

Çözüm Süreci, Dağcılığa İlgiyi Artırdı

Türkiye Dağcılık Federasyonu ( Tdf) Başkanı Alaattin Karaca, ”Çözüm sürecinin başlamasıyla son birkaç aydır dağcılık sporunda  önemli bir artış oldu” dedi.


Karaca, AA muhabirine yaptığı açıklamada, dağcılığın önemli bir spor faaliyeti olduğunu belirterek, insanların dağcılık sayesinde Türkiye’deki bütün dağların giriş çıkışlarını öğrendiğini söyledi.


Çözüm süreci sayesinde insanların bu faaliyeti daha çok yaptığını anlatan Karaca, şunları kaydetti:


“Bugüne kadar terör endişesiyle, korkusuyla gidilemeyen dağlar vardı. Ama sürecin başlamasıyla bu dağlara insanlar daha çok gitmeye başladı, gidecektir de. En önemli unsur da dağcılık sporunda son on yıldır büyük bir patlama yaşanıyor. Rahatlıkla söylebilirim ki geçmişte yılda bir iki tane medyada haberi çıkan dağcılık sporcunun artık hergün benim adresime en 10-15 tane faaliyetin yapıldığı duyurusu geliyor. Onun için artık insanlar şehirdeki kirliliklerden, sıkıntılardan kaçıyorlar. Doğayla mücadele için dağlara gidiyorlar.”


Karaca, “Çözüm sürecinden sonra zaten biz bunu bekliyorduk. Tabii ki dağların turizme açılmasıyla önemli gelişmeler oldu. Örneğin Munzur dağlarıyla ilgili pek haber duymazdık. Bir Erzincan ya da bazı iller dağcılık faaliyeti yapardı veya  Van’ın dağlarında gezen insanları az duyardık. Hakkari’nin dağlarından geçen insanları çok az duyardık. Ama artık o dağlara gitmeler başladı” şeklinde konuştu.


-”Dağcılık sporu sayesinde insanlar kendini geliştiriyor”


Dağcılığın, sporların en büyüğü olduğunun altını çizen Karaca, “İnsanlar kendini geliştiriyor, kişiliğini geliştiriyor. Hızlı çözümler üretiyor, insanlar hakkında kötülük düşünmüyor. Ülkenin birlik ve bütünlüğünü en ön planda tutan spor dallarından bir tanesidir dağcılık. Spor olarak bakmayın en azından Türkiye’nin dağlarını adım adım öğreniyor. Yurdumuzun gidilemeyen bölgesi kalmıyor” dedi.


Dağcılık sporu yaparak insanların sağlıklı kaldığını vurgulayan Karaca, “Bu sporun rakibi yok, hilesi yok, birbiri aleyhine tuzak kurmaya çalışmıyorlar. Doğayla mücadele edip, sağlıklı kalmaya çalışıyorlar” ifadelerini kullandı.



Çözüm Süreci, Dağcılığa İlgiyi Artırdı

Van,Erciş'de Necmettin Erbakan Adına Çeşme Yapıldı !

İlçe merkezinde bulunan Anadolu Öğretmen Lisesi, Aselsan İlk ve Ortaokulu ile Erciş Anadolu Lisesi bahçelerine Ahlat taşından yaptırılan çeşmeler Saadet Partisi Genel Başkanı Başdanışmanı ve Cansuyu Derneği Genel Başkan Yardımcısı Lütfi Kibiroğlu’nun da katılımıyla hizmete açıldı. Çeşmenin açılışında konuşan Lütfi Kibiroğlu, Saadet Partisi Erciş ilçe yönetiminden kendilerine böyle bir teklifin geldiğini ve bu teklifi seve seve kabul ettiklerini belirterek, “Necmettin Hocamızın adını taşıyan üç adet çeşmenin açılışı için buradayız. Sebep olan, vesile olan, yardım eden bütün kardeşlerime teşekkür ediyorum. İşin içine hele çocuklar girince de işin rengi değişiyor. İki adet çeşmenin yapım parasını dershaneye giden çocuklarımız hediye etti. Onlara da biz buradan teşekkür ediyoruz. Bir çeşmemizi de Saadet Partisi İstanbul İl Hanımlar Komisyonu üstlendi. İşin manidar tarafı şu. Bakın birini çocuklar, birini de anneler yaptı. Demek ki bayanlar ile çocuklar bu konularda bizlerden daha hassas. Hepsine bir kez daha çok teşekkür ediyorum. Bu çeşmeden su içen herkes şifa bulur inşallah” dedi.


Erciş İlçe Milli Eğitim Şube Müdürü Bünyamın Kara ise, 23 Ekim 2011 tarihinde yaşanan depremde ilçe halkı olarak canlarını, cananlarını ve mallarını kaybettiklerini belirterek, “Ancak dostlarımızı kaybetmedik. SP İstanbul İl Kadınlar Komisyonu üyelerine, Cansuyu Derneği’ne, Birikim Eğitim Kurumları öğrenci ve yöneticilerine ve emeği geçen herkese milli eğitim müdürlüğümüz adına teşekkür ediyorum. Su gibi aziz olun diyoruz” şeklinde konuştu.


Törenlerde ayrıca SP Eski Milletvekili Fetullah Erbaş, SP Van İl Başkanı Necip Yavuzer ile SP Erciş Belediye Başkan Adayı Şahin Yağar da birer selamlama konuşması yaptılar. Konuşmaların ardından yapılan çeşmelerin kurdelesi Saadet Partisi Genel Başkanı Başdanışmanı ve Cansuyu Derneği Genel Başkanı Yardımcısı Lütfi Kibiroğlu ile diğer ilgililer tarafından kesildi.



Van,Erciş'de Necmettin Erbakan Adına Çeşme Yapıldı !

Van Ak Parti'de İstifa !

Uzun süreden beridir Ak Parti Gürpınar ilçe başkanlığı görevini yürüten Hayrullah Tanış görevinden istifa ettiğini açıkladı.


İstifası üzerine bilgi almak için ulaştığımız Tanış, istifasının sebebinin siyasi olöadığını belirterek, “Son zamanlarda siyaset ile uğraşmamdan dolayı işlerini çokça ihmal ettim. Mali durumumun kötüye gitmesinden dolayı da bu kararı aldım. Bundan sonra işlerimle ilgileneceğim.” Dedi.


 


Bilindiği gibi Tanış geçtiğimiz yıl Pkk tarafından kaçırılmış yoğun çabalar sonra serbest bırakılmıştı.


 


Van Ak Parti'de İstifa !

Van esnafı: Benim 16 nüfusum valinin umurunda mı?


Esnaflardan Ayhan Özhan, işyerlerinin kapalı olması nedeniyle evine ekmek götüremediğini belirterek, “16 nüfusa bakıyorum. 3 gündür iş yerleri kapalı olduğu için eve ekmek götüremiyorum. Vali bizlere, ‘Dükkanları kapatmazsanız polis zoru ile kapattırırım’ dedi. Benim 16 nüfusum valinin umurunda mı?” dedi.


Van’da 23 Ekim ve 9 Kasım tarihlerinde meydana gelen ve yüzlerce yurttaşın yaşamını yitirdiği depremlerin üzerinden uzun zaman geçse de yaşanan mağduriyetler sürüyor. Depremin ardından konteynerlerde yaşayan yurttaşların mağduriyeti devam ederken, depremin izlerinin silinmediği Van’da hasarlı binaların yıkım işlemleri de sürüyor. 28 bin binanın hasarlı olduğu ilde şuana kadar açıklanan resmi rakamlara göre 10 bin 500 civarında konut yıkıldı. Çoğu zaman usulüne uygun yıkılmayan binalar, insanlar için tehdit oluşturuyor. Yaklaşık 3 haftadan beridir yıkım işlemlerinin devam ettiği eski Defterdarlık binası çevresinde yaşayan esnaf ve yurttaşların tepkilerini dile getirdi.


‘Emniyet gece yıkımına izin vermedi’


Yıkım işlemlerinin sürmesi nedeniyle yolların kapalı olduğu kentte, yıkımın geciktirilmesi yaşamın normalleşmesini geciktiriyor. Defterdarlık çevresinde işyeri olan esnaflardan Fuat Akar, esnaflar olarak ciddi boyutlarda zarara uğradıklarını, bu zararın ise her geçen gün katlandığını söyledi. Çıkan toz bulutlarından kapıları kapatmak zorunda kaldıklarının vurgulayan Akar, “Çevrede bulunan esnaflar olarak AFAD’a yıkımın gece yapılması için dilekçe verdik, ancak sonuçsuz kaldı. AFAD bize emniyetin gece yıkım için izin vermediğini söyledi. Van Valisiyle görüşmek için defalarca randevu talebinde bulunmamıza rağmen Vali yardımcıları bizi makama kabul etmedi” dedi. Akar, 100 bin lira aylık giderlerinin olduğu ve yıkımından dolayı işlerinin yüzde 40′a kadar düştüğünü belirterek, zor durumda kaldıklarını ifade etti.


‘Benim 16 nüfusum valinin umurunda mı?’


Bir başka esnaf Ayhan Özhan ise, 16 kişiden oluşan bir nüfusa baktığını ve 3 gündür yıkımdan dolayı dükkanlarının kapalı olduğunu belirterek, “16 nüfusa bakıyorum. 3 gündür işyerleri kapalı olduğu için eve ekmek götüremiyorum. Vali bizlere, ‘Dükkanları kapatmazsanız polis zoru ile kapattırırım’ dedi. Benim 16 nüfusum valinin umurunda mı?” diyerek yaşanan duruma tepki gösterdi. İnternet Cafe işleten İhsan Adli adlı esnaf da, “AFAD’a dilekçe verdim. Valiliğe gittiğim halde ilgilenen olmadı, AFAD bizi başından salmak için sağa sola gönderiyor. Olan biz esnafa ve gündelikle çalışan emekçilere oldu. Bu esnafın mağduriyetini kim karşılayacak” dedi. Adli, yıkım esnasında çıkan tozdan nefes alamaz duruma geldiklerini ifade ederek, sorunların bir an önce çözülmesini istedi.


Halkı basın galeyana getiriyormuş!


Konu ilgili görüştüğümüz yıkım ihalesini alan Murat İder, yaptığımız Haber üzerine “halkı galeyana getirdiğimizi”, halkı kışkırttığımızı ve esnafın bizden cesaret aldığını iddia ederek, “Sizler buraya gelip çekiyorsunuz. Esnafı galeyana getiriyorsunuz. Bizler ayın 10′unda başlamışız. Ayın 30′una kadar süremiz var. 14 günümüz kalmış, ama bu 14 gün içinde bitecek bir iş değildir. Süre uzayabilir” dedi.




Van esnafı: Benim 16 nüfusum valinin umurunda mı?

Dünyaca ünlü Stars Of Florida Van'da

ördüncüsü düzenenlenen ‘Van Denizi Su Sporları Festivali’ne katılmak için Amerika’dan gelen dünyaca ünlü Stars Of Florida Akrobasi Takımı, Van Gölü’nde antrenmanlara başladı. Akrobasi takımının gölde yaptığı gösteri ilgiyle izlendi.


45 DAKİKALIK GÖSTERİ


Van ve Bitlis valiliklerinin ortaklaşa organize ettiği 4′üncü Van Denizi Su Sporları Festivali, 29 Haziran’da yapılacak. Festival kapsamında, Van Gölü sahilindeki Edremit, Erciş, Gevaş ilçeleri ile Bitlis’in Tatvan, Ahlat ve Adilcevaz ilçelerinde etkinlikler düzenlenecek. Festival için Amerika’dan Van’a gelen 12 kişilik akrobasi takımı da hafta sonu yapacakları gösteri öncesinde Van Gölü’nün Edremit sahilinde antrenmanlara başladı. Yapacakları 45 dakikalık gösteri öncesinde göl içerisinde platform ve pist oluşturan Amerikalı akrobatlar, zorluk derecesi en yüksek ve en güzel hareketlerini Vanlılar için sergileyecek.


VATANDAŞLARDAN BÜYÜK İLGİ


Van Gölü sahilinde yaptıkları antremanda nefes kesen bir gösteri sunan Stars Of Florida Akrobasi Takımı’nı vatandaşlar büyük ilgi ile izledi. Van Denizi Su Sporları Festivali ile ilgili gazetecilere açıklamalarda bulunan Van Valisi Münir Karaloğlu, son 4 yıldır Van’ın değerlerini öne çıkarmak, bölgedeki gri havayı dağıtmak için çeşitli etkinlikler düzenlediklerini belirterek, bu etkinliklerden birinin de su sporları festivali olduğunu söyledi.



Dünyaca ünlü Stars Of Florida Van'da

Ankara'daki gezi eyleminde 10 gözaltı

Ankara’da Gezi Parkı olaylarına destek vermek amacıyla Dikmen Caddesi’nde barikatlar kurarak, ateş yakan gruba polis müdahale etti.


Polis dağılmaları yönündeki uyarılarına uymayanlara TOMA ‘larla ve biber gazıyla müdahale edildi.


Polis ara sokaklara kaçan bazı göstericileri kovalamaya başladı. Uzun süren kovalamacalar sırasında 10 kişi gözaltına alındı.


Polis, Dikmen Caddesi ve çevresinde sabaha dek güvenlik önlemlerini sürdürdü. (aa)



Ankara'daki gezi eyleminde 10 gözaltı

Gezi eylemi mahkemeleri dolduracak


 Gezi Parkı’nda, 27 Mayıs akşamında duvarın inşaat çalışması sırasında yıkılması üzerine başlayan gösteriler, ertesi gün polisin sert müdahalesiyle tüm ülkeye yayıldı. Twitter kullanıcılarından Çarşı Grubu taraftarlarına, bir kamyonet kasasında gözaltına alınan ’23 Zileli’den baret satıcılarına varıncaya kadar, 5 bini aşkın insan hakkında adli işlem yapıldı. Göstericilerden 85’i tutuklandı. Operasyonların sürdüğü düşünüldüğünde bu eylül ayından itibaren bütün Türkiye ’de yüzlerce davanın açılması ve binlerce kişinin sanık durumuna düşmesi anlamına geliyor.

İçişleri Bakanlığı verilerine göre, Gezi Parkı gösterileri sürecinde 81 şehrin 79’unda eylem yapıldı. Sadece Bingöl ve Bayburt’ta gösteri düzenlenmedi. Bini aşkın eylem, gösteri ve basın açıklaması gerçekleştirildiği tahmin ediliyor. Eylemlerde an az 2. 5 milyon insan sokağa döküldü. Gösteriler İstanbul, Ankara , İzmir , Adana, Mersin, Hatay ve Eskişehir’de polisle günlerce süren sıcak çatışmaya dönüştü. Ankara’daki bu iklim hâlâ devam ediyor. Hatay’da Abdullah Cömert başına isabet eden gaz fişeğiyle; Ankara’da Ethem Sarısülük polis kurşunuyla, İrfan Tuna gazdan etkilenerek, İstanbul’da Mehmet Özvarışlı da yolu kesmek isterken arabanın altında kalarak öldü. Adana’da da Komiser Mustafa Sarı göstericileri kovalarken bir inşaattan düşerek can verdi.


12 KİŞİ GÖZÜNÜ KAYBETTİ


Türk Tabipleri Birliği’nin 21 Haziran tarihli verilerine göre, 13 ildeki hastanelerin ve revirlerin kayıtlarına göre, en az 60’ı ağır 7832 yaralı vardı. 12 kişi biber gazı fişeğinin isabet etmesi sonucu gözünü kaybederken, 20 kişi kafa travması geçirdi, bir kişinin dalağı alındı. 600’e yakın polis yaralandı. Gezi Parkı direnişi 16 Haziran’daki müdahaleyle park boşaltıldıktan sonra ‘Duran Adam’ eylemleri ve ilçelere taşınan ‘Park Forumları’ ile biçim değiştirerek devam etti. ‘Twitter’ kullanıcılarından baret satıcılarına, Çarşı Grubu taraftarlarına varıncaya dek, binlerce insan gözaltına alındı. 2012’de başlatılmış yasadışı örgüt dosyaları Gezi Parkı ile güncelleştirilerek, eylemcilerin örgüt talimatıyla hareket ettikleri iddiasıyla operasyonlar yapıldı.


85 KİŞİ TUTUKLANDI


İstanbul’da 40, Ankara’da 22, İzmir’de 14, Adana’da yedi, İzmit’te iki olmak üzere toplam 85 kişi tutuklandı. Tutuklu sayısının 100’ü geçeceği tahmin ediliyor. Bu, özellikle Terörle Mücadele Kanunu’nun 10. maddesiyle yetkilendirilmiş savcılıklar ve mahkemelerin daha yoğun çalışacağı anlamına geliyor. Yargıçlar Sendikası İstanbul Temsilcisi Nuh Hüseyin Köse, “Örgüt gibi soyut bir kavram üzerinden suçlamada bulunulması bizleri endişelendiriyor. Örgüt üyesi olma suçu kolay kolay ispat edilemeyen bir suçtur. Özellikle hükümetin ve göstericilerin karşı karşıya geldiği olayları bastırabilmek adına sert bir dil ve arkasından polislerin kabul edilebilir olanın ötesinde güç kullanması, yargının bu güçten ve iktidar söyleminden etkilenmesi anlamına gelebilir. Bu da endişelerimizi arttırıyor. Yargı hakem olarak kalmalıdır” diye konuşuyor.




Gezi eylemi mahkemeleri dolduracak

O hâkim konuştu: Vicdanımla karar verdim, milyonlar beni etkilemez


Gezi Parkı eylemleri sırasında yaşamını yitiren Ethem Sarısülük’ün katil zanlısı polisi serbest bırakan Hâkim Mustafa Aydın ’ın, eleştiriler üzerine “Polisin eyleminin meşru müdafaa kapsamında kaldığı yönünde yoğun delil var. Vicdanım rahat. Milyonların bir araya gelmesi vereceğim kararı etkilemez” dediği öğrenildi.

Sarısülük’ü öldürmekle suçlanan polis A.Ş. 25 Haziran’da savcılığa çağrılmış ve ‘Meşru müdafaada sınırın aşılması suretiyle ölüme neden olmaktan’ tutuklanması istemiyle Ankara 13. Sulh Ceza Mahkemesi’ne sevk edilmişti. Hâkim Mustafa Aydın, polisin tutuksuz yargılanmasına karar vermişti. Edinilen bilgilere göre Hâkim Aydın, kamuoyunda tepkiye neden olan kararla ilgili yakın çevresine yaptığı açıklamada “Kararı delillere göre verdim” dedi. Sarısülük’ün vurulma anına ilişkin görüntüleri defalarca izlediğini anlatan Aydın’ın şöyle dediği belirtildi:


Mermi sekmiş olabilir 


“Şüpheli polis memurunun durumu göz önüne alındığında kafaya doğru ateş durumu görülmedi. ‘Kasten adam öldürme’ şüphesini ortaya koyacak herhangi bir delil saptanmadı. Maktulün kafasına mermi isabet ettiği an, silahın namlusunun maktulün başından yukarıya doğru çevrildiği görülüyor.” Sarısülük’ün ölümüyle ilgili bilirkişi raporunda, ‘merminin sekmediği’ tespiti yapılmıştı. Aydın’ın bu durumla ilgili de “Mermi deforme olmamış olsa bile sekme ihtimalinin yüksek olduğu, mermi üzerinde mikroskobik, yabancı partikül testinin uygun olacağı düşünülmektedir” yorumu yaptığı ifade edildi. Hâkim Aydın’ın ‘meşru müdafaa’ konusunda şöyle dediği öğrenildi: “Şüpheliyi, mahkemeye gelmeden önce ‘tutuklayacağımı’ düşünüyordum. Görüntüleri izleyince kararım değişti. Meşru müdafaa, öldürme korkusu, linç edilme endişesi nedeniyle havaya ateş etme durumu meydana gelirse oluşur. Bu durumda ceza verilmeyebilir. Vicdanım rahat. Milyonların bir araya gelmesi vereceğim kararı etkilemez. Görüntülerde şüpheli polisin eylemciler tarafından sıkıştırıldığı görülüyor. 37 taş isabet ettiğine ilişkin rapor var. Öldürülme korkusuyla hareket ettiği anlaşılıyor.”


İtibar ve güveni sarstı 


Bu arada polis A.Ş’yi serbest bırakan hâkim Aydın’ı , ‘Adamsın ellerinden öpüyorum’ tweet’i atarak kutlayan Memur Suçları Soruşturma Bürosu Yazı İşleri Müdürü Zekeriya Ünalmaz hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı ’nca ‘devlet memuru itibar ve güven duygusunu sarsacak nitelikte davranışta bulunmak’tan disiplin soruşturması başlatıldı.




O hâkim konuştu: Vicdanımla karar verdim, milyonlar beni etkilemez

İnsan yaşamına elverişli olabilecek iki yeni gezegen keşfedildi

Güneş Sistemi’ne 22 ışık yılı uzaklıktaki Akrep takımyıldızında yer alan Gliese 667C yıldızının yörüngesinde, yaşama elverişli kuşakta bulunan iki yeni gezegen tespit edildi.


Daha önce üzerinde çok sayıda çalışma yapılan bir yıldız olan, Güneş’in üçte birinden biraz daha büyük bir kütleye sahip Gliese 667C yıldızı, Gliese 667 veya GJ 667 olarak adlandırılan üçlü yıldız sistemindeki yıldızlardan birini oluşturuyor.


Gliese 667C üzerinde daha önce yapılan çalışmalar, bu yıldızın yörüngesinde, biri yaşama uygun bölgede olmak üzere üç gezegen bulunduğunu gösteriyordu. Yeni yapılan çalışmayla bu yıldızın etrafında üçü yaşanabilir kuşakta olmak üzere en az altı gezegen olduğu ve bu sayının 7′ye kadar çıkabileceği ortaya çıktı.


Keşif, ilk kez birbirine çok yakın mesafede, yaşama elverişli kuşakta bu kadar çok sayıda gezegen barındıran bir yıldız sisteminin ortaya çıkarılmış olması nedeniyle önem taşıyor.


Gliese 667C yıldızına, sıvı halde su bulunmasına imkan sağlayacak bir mesafede olan ve son derece sabit bir yörüngede hareket ediyor olmaları nedeniyle yaşama uygun bölgeye dahil oldukları kesinlik kazanan gezegenler, Almanya ‘daki Göttingen Üniversitesi’nden Guillem Anglada-Escude ve İngiltere ‘deki Hertfordshire Üniversitesi’nden Mikko Tuomi’nin çalışmaları sonucu ortaya çıkarıldı.


Yörüngesinde döndükleri yıldızlara çok yakın mesafede bulunan ve bu nedenle yüzey sıcaklıkları sıvı halde su barındırmalarına imkan vermeyen gezegenlerde, yaşamın oluşması ihtimali bulunmuyor. Ancak Gliese 667C gibi daha soğuk ve sönük yıldızların yörüngesindeki gezegenler yıldıza daha yakın mesafelerde olsalar bile yine de yaşanabilir kuşakta yer alıyor.

Araştırmacılar, yaşama elverişli olma ihtimali bulunan üç gezegenin kütlelerinin, Dünya ‘dan daha büyük, buna karşılık, Güneş Sistemi’ndeki, yaşama elverişli kuşakta yer alan Uranüs ve Neptün’den daha küçük olduğunu belirtti.


Yeni gezegenlerin varlığı, Şili’deki, Avrupa Astronomik Araştırmalar Örgütü’ne (ESO) ait HARPS teleskopundan daha önce elde edilen verilerin, yine ESO’ya ait Şili’deki Çok Büyük Teleskop, ABD ‘deki W.M. Keck Gözlemevi ve Şili”deki Magellan Teleskobu’ndan elde edilen veriler ışığında yeniden gözden geçirilmesiyle ortaya çıkarıldı. (aa)



İnsan yaşamına elverişli olabilecek iki yeni gezegen keşfedildi