Meydanın gücüyle diktatörü deviren Mısırlılar bu kez “Ben meşruiyetimi sandıktan aldım” diyen seçilmiş Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’ye isyan etti. Kaderin cilvesi: Hem Mübarek’in devrildiği hem de askeri vesayetin sürdüğü dönemde Müslüman Kardeşler (İhvan), Tahrir Meydanı’nı dolduranlar tarafından ABD ve ordu ile gizli iş çevirmekle suçlanıyordu. Şimdi İhvancılar, Mursi’ye karşı isyanın arkasında ABD, ‘siyonist’ İsrail ve devrik rejimin olduğu tezini işliyor. Mursi ve ekibi, halk arasında bir magma gibi kaynayan huzursuzluğu iç ve dış mihraklara bağladıkça da gelişmeler karşısında miyoplaştı. Dışardan bakanların olayı ‘İslamcılara karşı laik komplo’ diye çerçevelemesi de boşuna. Mursi meclisteki koltukların % 25’ini almış Selefi Nur’un bile desteğini yitirdi. Mursi’yi ‘ülkeyi İhvanlaştırmakla’ suçlayan Nur isyana katılmasa da İhvan’la aynı kareye girmiyor. Kuşkusuz Mübarek’le birlikte kaybedenlerin intikam için fırsat kolladığı bir gerçek. Mübarek yanlılarının ilk kez meydanla tanıştığı da gerçek. ‘Baltacı’ diye bilinen çetelerin puslu havada terör estirdiği de gerçek. Sandıkta başarısız olan liberal ve sol kanatların Mursi’den kurtulmanın tek yolu olarak 2. Tahrir denemesini gördüğü de doğdu. Ancak bu gerçekler asıl gerçeğin yanında anlamsızlaşıyor. O yakıcı gerçek de şu:
Sandığa güven ve sarhoşluk
Mursi diyalog ve müzakere mekanizmalarını doğru dürüst işletemedi. Tökezlediği her dönemeçte mızıkçılık yapan taraf olarak muhalifleri suçladı.
Anayasa yazım sürecinde İhvan ve Selefilerin gündemi baskın çıktı. Tüm kesimlerin kendi rengini bulacağı bir taslak yazılamadı. Sonunda liberal ve solcu temsilciler komisyondan çekildi. Mursi reformları engelleyen kurumları aşma adına kendisini Mübarekleştiren anayasal deklarasyonla yasal denetim mekanizmalarını baypas ederek taslağı Aralık 2012’de referandumdan geçirdi. Tahrir’le müsemma kesimler bunu bir oldubitti olarak gördü ve tartışmalı anayasayı benimsemedi.
Mursi’nin yargıdan gelen direnci kırmak için yaptığı atamalar da tartışmaları alevlendirdi. Mursi’ye göre yargıdaki statükonun değişimin önündeki engeldi. O nedenle operasyon şarttı. Tabii bu ‘yandaş’ yargı oluşturma çabası olarak algılandı.
Müslüman Kardeşler’in iktidarı tekelleştirdiğine dair kaygılar da Mursi’nin son vali atamalarıyla tavan yaptı. Özellikle 1997’de Luksor’da 62 kişinin öldüğü bombalı saldırıya imza atmış Cemaati İslamiye’nin eski üyesi Adil M. Hayat’ın bu kente atanması bardağın taştığı nokta oldu.
Beri tarafta medya alanında yeni yayın organlarıyla büyük bir patlama ve özgürlük yaşanırken gerek tazminat davaları gerek tehditlerle ifade hürriyeti üzerindeki baskılar Mübarek dönemini çağrıştırır hale geldi.
Elektrik, su, benzin mafiş
Siyasi hak ve özgürlükler alanındaki sıkıntılara ilaveten gösterilerin kitleselleşmesinin asıl nedeni ekonomik buhran. İhvan’ın örgüt olarak sosyal projelerden edindiği deneyimi iktidara geldiğinde ülke geneline yayabileceğine dair bir inanç vardı. Ama Mursi birinci yılını doldururken işsizlik düşmedi, halk fakirleştikçe fakirleşti. Petrol kuyrukları, elektrik-su kesintileri bezdirdi. Turizm geriledi. Mursi’nin kasasında sübvansiyonlarla halka nefes aldıracak para da yok. IMF’in vaat ettiği 4.8 milyar dolar da kamu harcamalarını kısma şartına bağlı.
Güvenlik kötüleşti. Kadınlara cinsel saldırılar ve hırsızlık arttı. Sina’da silahlı gruplar türedi.
Bir yılda 14.530 eylem
Bizzat cumhurbaşkanlığının rakamları toplumsal öfkenin boyutunu gösteriyor. Buna göre geçen bir yılda farklı türde 7709 protesto ve 5821 gösteri gerçekleşti. Bu olaylara toplam 24 milyon kişi katıldı. Hal bu iken iktidar gösterilerde başı çeken Temerrüd (İsyan) hareketinin Mursi’nin istifası ve erken seçim talebiyle topladığı 22 milyon imzanın düzmece olduğunu söylüyor. Elbette bu imzaları teyit etmek mümkün değil. Ama toplam 17 milyon kişinin katıldığı gösterileri Mübarek’in adamlarına mal ederek sosyal patlamayı görmezden gelmek de akıl kârı değil. Geçen bir yılda hiçbir siyasi ve ideolojik liderlik olmaksızın sıradan insanların düzenlediği gösterilerin oranı dörtte bir kadar. Hatta Mursi’nin seçimde büyük başarı elde ettiği kentler de ayakta. Göstericiler her renkten: Solcu, liberal, Müslüman, Kıpti, örtülü, açık. Aşağı yukarı 2011’in Tahrir’i gibi… Velhasıl Mursi, Mübarek’i devirenlerin umudu olamadı. Hatta ülkeyi küçük düşürdüğünü düşünenler az değil. Bu yüzden Mursi’nin isyanın arkasında İsrail-ABD-Körfez parmağı araması boşuna. İhvan’ın İsrail’i rahatsız edecek bir şey yapmadığını en iyi Gazzeliler biliyor.
İhvan kuşağının hezimeti:Sandıkla gelen sarhoşluk
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder